” Dönmek , mümkün mü artık dönmek..
Onca yollardan sonra, yeniden yollara düşmek..
Neresi sıla bize , neresi gurbet..
Yollar bize memleket ”
MURATHAN MUNGAN
Yol dönüşü kafamı yastığa koyunca anlıyorum ki gitmekle ne güzel yapmışım.
İnsan bu manzaraları görünce hayata ve dünyaya aynı gözlerle bakamayacağını anlıyor.
Doğal güzellikleri ile insanın aklını başından alan bu küçümen ülkeyi mutlaka görün…
Her yıl nüfusunun üç katı turist çeken Malta’nın , ziyaretçilerini büyülüyor olması hiç de şaşırtıcı değil.
Bir seyahat sitesin de gördüğüm fotoğrafın peşine takılıp gittiğim Akdeniz adası…
Azur Penceresi Kemeri , İç Deniz ve Fungus kayalıklarını ziyaret edebilirsiniz.
Birçok Malta broşürün de buranın cazibesi sıkça kullanılıyor.
Ama emin olun gerçeği fotoğraflarından çok çok daha güzel.
Çok sayıda turisti kendine çeken doğal kireç taşı oluşumu pencere şeklinde.
Başkent Valletta’nın ; tarihi evleri , dar sokakları , Mavi Mağara , Üç Şehirler’in doğa harikası coğrafyası , Malta’da çıkan sarı taşlarla inşa edilmiş mimarisi , Gozo adasının eski hali , tüm adanın belki de modern kente benzeyen tek bölgesi St. Julians’taki gece hayatı ve birbirinden temiz ve güzel plajlarıyla Malta kısa sürede sizi sarıp sarmalıyor.
Malta demek ; masmavi sahillerde yüzmek altın rengi kumlar da güneşlenmek demek…
Kalabalığı sevmeyenlerdenseniz , Gozo’da ıssız plajlar var.
Halktan yardım alarak bu eşsiz plajlara kendinizi bırakabilirsiniz.
Kendinizi özel hissettiren ıssız plajlar da denize mutlaka girmelisiniz.
Malta’nın , Akdeniz’de bulunduğu yer öylesine kritik bir nokta ki tarih boyunca Romalılar , Fenikeliler , Bizanslılar ve bir çok farklı antik kültür tarafından ele geçirilmiş.
Gezerken ülkenin her köşesinde bu tarihi zenginliklerle karşılaşacaksınız.
Akdeniz’in tüm kalbi burası sanki.
Denizle doğanın iç içe , mavi ve yeşilin uyum yakaladığı doğa harikası bir yer burası.
Ortaçağ’dan kalma havası ve Game of Thrones’a ev sahipliği yapmasıyla da ilginizi çekecek bu ülkeyi imkan yaratıp mutlaka görün.
Baş döndürücü bir mimarî yapı var.
Malta’da görmeniz gezmeniz gereken en güzel şehir başkent Valetta.
Tüm kent Unesco Kültür Mirası listesindedir.
Tam bir Ortaçağ kenti atmosferi ile sarıp sarmalanacağız ve bu şehirden ayrılmak istemeyeceksiniz.
Valetta’da görmeniz gereken yerlerin en başında Azize Catherine Şapeli ve Zafer Kilisesi gelmektedir.
Mimarî yapısını günümüze dek korumuş sanat kültür tarih sizi karşılayacaktır.
Dünyanın fotoğraf açısından zengin balıkçı köyü listesi yapılsa , Marsaxlokk adı bu listenin üst sıralarında yer alacaktır.
Fotoğraf sever iseniz mest olacaksınız bilin istedim !!!
Marsaxlokk ; adanın kıyılarını dolduran geleneksel Malta kayıkları luzzularla dolu sevimli bir balıkçı köyü aslında.
Her mevsim Marsaxlokk’un mavi sularında sallanan rengarenk luzzular ile sizi buraya bağlayacak.
Luzzular Fenikeliler’den yadigar.
Maltalı balıkçılar bu kayıkları geleneksel renklere boyuyorlar.
Mavi, sarı, kırmızı ve yeşil.
Muhtemelen bu da Fenikeliler’den geliyor.
Diğer bir özellik ise her birisinin burun tarafın da bir çift gözün olması.
Balıkçıların denizden gelecek kötülüklere karşı kendilerini koruduğuna inanıyor.
Biz de ise nazar olarak kabul edilen antik bir sembol luzzulara da kendine has bir hava vermiş.
BLUE GROTTO : Dünyanın en büyük deniz mağaralarından biri.
Ve inanın büyüleyici.
Mağaranın yarısı sular altında kalmış.
Güneş ışıkları ile beraber olağanüstü sahneler oluşuyor.
Yansımalar apayrı bir güzellik katıyor.
Ayrıca , 2004 yılında vizyona giren Truva filminin bazı sahnelerinin burada çekilmiş. Mutlaka zaman ayırın.
Comino Adası ; tam yüzme adası renk de inanılmaz.
Tekne ile çok rahat buraya gelebilirsiniz.
Plaj da şezlong şemsiye 10 euro.
Ben almadım açıkcası. Ama yüzmeye de doyamadım.
Su sporları için ideal.
Malta’ya gitmek ; inanın çok kolay. Uçağa bindikten 2 saat sonra şovalye adasındasınız.
Akdeniz ikliminin sıcaklığını yansıtan ada , içinizi ısıtan güneşini ile dört mevsim sizi bekliyor.
MALTA kesinlikle güneş ve deniz ile sınırlı değil.
Görünce anladım ki daha çok ders çalışarak gelmeliymişim burayı hafife almışım.
Mimari kültür tarih sanat ve leziz yemekler başımı döndürdü.
3 adadan oluşan bu güzel ada ülkesi , “ Akdeniz’in Kalbi ” !!!
Mimari dokusu bozulmasın diye yeni binaların bile adaya özgü sarı taştan yapılması zorunluluğu nedeniyle Malta , Ortaçağ’dan kalma havasını hala koruyor.
Valetta kalabalık bir başkent.
Sokaklar birbirini dik kesiyor.
Denize inen sokaklarını bizim Galata semtine benzettim desem.
Valetta kenti , çeşitli koylar ve yarımadalar üzerine kurulmuş.
Bu yerleşimlerin en önemlileri “ Üç Şehir ” olarak biliniyor ; Vittriosa , Senglea ve Bormla.
Her yerleşim bir yarımada da ve her yarımadanın ucun da bir kale bulunuyor.
Valetta’nın merkezinde ki gibi bu yerleşimlerinde mimari dokuları aynen korunmuş.
Binaların detayları , özellikle kapıları ve balkonları şaşırtıcı derece de etkileyici.
Çok zengin bir geçmişe sahip olan ada tarih boyunca pek çok medeniyet tarafından kurulmuş.
Bu sayede her gelen kendi kültüründen izler bırakmış.
Bunların üzerine Malta’nın coğrafi konumunun Sicilya ve Tunus’a yakın olması nedeniyle ortaya özellikle mimari anlamda son derece büyüleyici bir görsellik çıkmış.
Tarihimizde ise ; işgal döneminde devlet adamlarının sürgüne gönderildiği ada olarak bilinir.
Sicilya Adası’nın güneyinde yer alan ada zengin mimari ve kültür birikimiyle büyük bir açık hava müzesi.
16. yüzyılda inşa edilen başkent Valletta ‘ nın beni en çok cezbeden yönü ara sokaklarda karşıma çıkan kültür ve mimarisi oldu…
Ara sokaklarda kaybolmaya ve fotoğraf çekmeye doyamadım…
Malta’nın ikinci büyük adası olan Gozo , ana adaya göre daha sakin bir yer sanki.
Gozo, tarihi,sahilleri, huzuru ve doğal güzellikleriyle Akdeniz’in ortasında bir vaha gibi.
Yaklaşık 25 dakikada ulaşıyorsunuz.
Sokaklarında İngilizce konuşulabildiği Malta’da hayat seyyahlar için basit.
Bana göre Malta , Akdeniz’in temiz plaj ve sularına sahip birkaç yerinden biri. Malta , “ deniz-kum-güneş ” üçlüsünü sevenler için bulunmaz bir bölge.
Doğal sakin sahilleri , uygun fiyatları ve bambaşka kültürü ile Malta sizleri bekliyor…
Yakınımızda ki Maldivler gibi 🙂
emeğine sağlık Mehtapcım 🙂
Yillar once Şovalye adasi ile ilgili araştirmalar yapmistim az cok bi fikrim olusmustu gitmek nasip olmadi zihnimden silinmisti belki de ….Ammaa senin anlattigin her gezi anisinda oldugu gibi icime yine bir sincap kacti kipraşip duruyor haydi yola cikma zamani diye;) sagol varol ;)))
Beni de şaşırttı bu Malta anlattıklarınla:))))
her yazını okuyorum
her yeri de gezmişsin biraz da kıskanıyorum
ellerine sağlık yazıların yol gösteriyor
2016 mayısında Malta’daydım.Güvenli, temiz mis gibi bir ülke. Tadı damağimda kaldı;)
Eline sağlık Mehtap, çok güzel bir anlatım olmuş… 2017 Haziran sonundaki Sicilya ve Malta planımı şimdi daha da hasretle bekliyorum… ? ?
Libya da yurtdisi gorevimdeyken karsiya gecelim dedik. Tabi ucakla gittim gittigime gercekten degdi. Modern temiz sizi ortacaga goturen baskent valetta ve kasabalari elinizden fotograf makinasini birakamayacaginiz bir yer☺