”İnsan, insan ırkının bir üyesi olduğu için şiir okur ve insan ırkı tutkuyla doludur ! Tıp, hukuk, bankacılık, bunlar hayatı devam ettirmek için gereklidir..
Ama şiir,aşk, sevgi, güzellik…
Bunlar da bizim yaşama nedenlerimiz !”
Ölü Ozanlar Derneği
LAVANTA KOKULU BİR MASALDA DENİLEBİLİR…
George Bernard Shaw ” dünyada cenneti arayanlar dubrovnık ‘ e gelmeli demiş.
Gidince hak verdim.
Çanakkale üzerine şiir yazan Lord Byron ” adriyatik ‘ in incisi ” diye tanımlamış…
Burası Hırvatistan ‘ın en güneyi dalmaçya kıyıları…
Eski bir şehri yaşanabilir bir çevre olarak sunmak işte ancak bu kadar hoş şık gözüne sokmadan başarılabilir diye düşünmeden edemedim…
Dubrovnik ; Game of Thornes dizisinin de etkisi ile son yılların gözde rotalarından olan Adriyatik kentidir.
Orta Çağdan kalan mimari yapıları ile sizi zaman içinde bir yolculuğa çıkarıyor.
Adriyatik kıyısında ortaçağdan kalma bir görüntüsüyle tarihten kalma bir şehir…
Dubrovnikliler özgürlüklerine o kadar düşkünler ki kale surlarında ” dünyanın bütün altınları için bile özgürlük feda edilemez ” yazıyor…
Hırvatistan ‘in da tarihi ve kültürel açıdan en önemli gezi noktasıdır. Her yıl yüz binlerce turist ağırlıyor.
Özgürlük dışında bir diğer önem verdikleri konu sağlık .Yabancıların taşıdığı hastalıklardan korunabilmek için ; gelenleri sur dışında bir müddet karantina altında tutarlarmış.
Dünyanın en eski eczanelerinden biri burada yer alıyor. O döneme ait eski ilaçlar ve şişeler raflar da duruyor.
Tarih kokan sokaklarda ve evlerde hayat devam ediyor.
1973 ‘de UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine dahil oldu.
Yugoslavya ‘yı kasıp kavuran iç savaş yüzünden büyük zarar gören kent ; geçirdiği restorasyon çalışmalarıyla bugünkü muhteşem görüntüsüne tekrar kavuştu.
Camlarda ki çamaşırlar insanlar çocuklar sohbet eden teyzeler amcalar….
Sanki sizi takip ediyor…
Burası bir seyyaha görülecek çok şey bırakıyor…
En iyi 10 Orta Çağ kentinden biri olarak kabul edilen kent , bu özelliği sayesinde turizmin gözde yerlerinden oldu.
Eski tas evler butik otellere dönüştürüldü.
Masmavi suları turuncu çatılı evleriyle insanı mutlandıran umutlandıran bir yer…
Bana göre dünyanın en iyi basketbolcusu DRAZEN PETROVIC burada doğmuştur…
Hırvatistan plajları MAVİ BAYRAK standartlarına uygun görülmüştür…
150 adet kadar plaj vardır.
Ben buralardan ayrılmak istemedim.
Dubrovnik; 7.yüzyıldan 13.yüzyıla kadar bozulmadan varlığını sürdürebilen ortaçağ mimarisinin en güzel örneklerinden biri …
UNESCO dünya miras listesinde birçok yapı ve eser bulunmaktadır…
Eski adı türk kaynaklarında RAGUSA ‘ dır…
Stradun Caddesi’ne girince her türlü dükkan var.
En güzel tarafı ise, tarihi ve kültürel dokuyu bozmamak için hiçbirinde tabela yok.
O yüzden dükkan isimleri camlarda yazıyor.
Eğer gittiğiniz sezon uygun ise motor ile adalara geçip tüm gün bu masmavi sularda yüzebilirsiniz.
Hareketli olan limanı sayesinde her geçen yıl dahada popülaritesini artırmaktadır…
” Bazen içimden, küçük bir anı alıp karşılığında bütün hayatımı veresim gelir ”
Nikos Kazancakis / Zorba
Dubrovnik, savaş yaralarını sardı ve dünyanın gözde tatil bölgelerinden oldu.
Buraya Küçük İtalya diyenler bile var.
Meydanda kurulan günlük pazar ve deniz ürünlerinin süslediği geleneksel mutfak her damağa uygun…
Şaraplarda benim tarafımdan test edildi sınıfı geçti.
Burada yapmadan dönmeyin diyebileceğim bir aktivitede teleferik. Ben kısa bir kuyruk bekleyip tırmandım.
Manzara nefis yukarda. Kafeler de Dalmaçya manzarasına karşı bir kahve yudumlayıp keyif yapabilirsiniz.
Hatta ” sana dün bir tepeden baktım aziz Dubrovnik ” bile diyebilirsiniz :))
” Seyahat, başka yüzyıllardan insanlarla konuşmak gibidir “
Descartes
Balkanlar dendiğinde aklımıza gelen en güzel ülkelerden biri Hırvatistan…
Butik tarz otel çok var sahil boyunca ve önlerinde otobüs durağı var.
Her yere ulaşım kolay.
Surların arkasında ki kafelerde bira kahve keyfi doyumsuz…
Yaşamadan dönmeyin.
” Fotoğrafa doyamadığım nadide şehirlerden ” dönüşte muhtemelen böyle anlatacaksınız burayı.
Eski şehir kısımları başlı başına zamanı durduran sizi alıp başka diyarlara sürükleyen bir yer.
Surlarla çevrili eski şehre dört değişik noktadan giriliyor.
1991 yılında yaşanan savaştan sonra bozulan bölümler aslına uygun yeniden yapılmış.
Bildiğiniz açık hava müzesi koca bir kent…
Eski kentin adı Stari Grad. Şehri çevreleyen surlar üzerinde para ödeyerek (10 Euro) gezebiliyorsunuz ve buradan aslında hem Dubrovnik kıyılarını, hem de surların içindeki eski kenti izleyebiliyorsunuz.
Yukardan daha iyi anlaşılıyor ki kayalar denize ayrı bir hava vermiş.
Mavi ve yeşil beraber kol kola buralarda.
Doğal güzellikleri kültürü mutfağı tarihi ile göz alıcı ışıl ışıl bir yer…
Sizde Monako da harcayacağınız paranın yarısından daha azını vererek tatil yapmak isterseniz ufacık kentin bu denli zenginliğe olanak verdiğini kendi gözlerinizle görmek isterseniz DUBROVNİK tam size göre…
Tekrar gidip bütün sokaklarını gezmek tüm merdivenleri tırmanmak isterim