Kendi olarak , sana gelen
Sana gereksinimi olmadan , seni isteyen
Sensiz de olabilecekken , senin ile olmayı seçen
Kendi olmasını , seninle olmaya bağlayan
O , işte…
Oruç Aruoba
Dünyanın bu coğrafyasında gökyüzü elinizi uzatsanız dokunabilecekmişsiniz gibi yakın görünür…
Eğer hikayeyi sözcüklerle anlatabilseydim , yanımda sürekli bir fotoğraf makinesi taşımaya ihtiyaç duymazdım.
Sizde alıp makinanızı atın sokağa kendinizi nereye gittiğinizin önemi yok.
İnsanın anda kalması hep o anı yaşamak istemesi geri dönüşleri bırakması ne biliyim ne kadar zormuş.
İlk kez denedim bir yolculuğumda.
Derinlerde nasıl tedirginim bilemezsiniz.
Seyahat etmek yeni yerler görmeye gidip yeni gözlerle geri dönmek demektir…
Gezginliğin inceliklerini öğrenmek için bu coğrafya biçilmiş kaftan denebilir.
Yeşilin ve mavinin , doğa ve kültür ile buluşma noktası olan PERU ; sizi asla unutamayacağınız heyecan dolu bir keşfe davet ediyor…
Peru ; Latin Amerika’nın en büyük altın , kalay ve kurşun üreticisidir.
Dünyanın en büyük ikinci bakır üreticisi (Şili’den sonra).
Doğal felaketler konusunda maalesef şanssız bir bölge , deprem sel toprak kayması görülme sıklığı oldukça yüksek.
Bir ülkedeki en fazla kuş çeşidi Peru’da bulunuyor : tam 1701 çeşit.
İnanamadım…
Ballestas Adaları ‘ na ayak basmak yok. Çünkü dünyanın en değerli gübresi burada…
Milyonlarca kuşun pisliği belirli aralıklar ile toplanıyor ve dünyanın çeşitli ülkelerine ihraç ediliyormuş.
Adaların etrafını sadece tekneyle dolaşmak bile başlı başına büyük bir yol tecrübesi.
Penguenler , pelikanlar , kuşları ve balıklarıyla adeta bir açık doğa müzesi.
Adaların birisinde El Conbelabro şamdanı var.
Şamdan Nasca çizgileri gibi bir yeryüzü şekli.
Kuşlar adeta poz veriyor burada.
Ben ilk kez böyle bir ortamda bulunuyorum inanılmaz bir şey milyonlarca kuş aman tanrım diye bağırmak istiyorum.
20 kişilik bir tekne ile ulaşıyorsunuz ve o anlar hiç bitmesin istiyorsunuz.
İnsan kaldıkça küflenir , gidemedikçe çürür…
Özdemir Asaf
Nazca çizgileri ; tarihçiler adına hala gizemli ve çözümlenemeyen olaylar bütünü.
Nazca için elimize net ve kesin bir bilgi yok.
İncelemeler ise hep tıkanıp kalmış.
Pek çoğumuz gizemli Nazca Çizgilerini Eric von Daniken’ın 1968’de yayımladığı Tanrıların Arabaları kitabından duyduk.
Kitaptan sonra Nazca Çizgileri turist akınına uğrar ve ülkenin önemli turistik noktalarından biri olur.
1994 yılında Unesco Dünya Kültür Mirası Listesine giren çizgiler toplam 450 km2’lik bir alana yayılmış.
Burası için ek bir uçuş gerekiyor. Şunu bilmenizi isterim kolay bir uçuş değil sizi bekleyen.
Çünkü ufak pır pır uçak çok keskin pikeler yapıyor.
Midesi hassas olanlar tekrar düşünsün.
CUSCO ; çok tarihi bir şehir ve yıllarca inkalara başkentlik yapmış.
Şehrin tarihi dokusu müthiş ve inanılmaz korunmuş.
Arnavut kaldırımlı ara sokakları ve koloniyel yapı mimari aklınızı başınızdan alacak.
Balkonlu binalar, kente hoş ve şık bir estetik bir hava katmış.
Ben buraya bittim.
Ruhum huzur buldu.
Peru tüm Güney Amerika’nın insanda en fazla alışveriş hissi uyandıran ülkesi sanırım.
Ben bile aldım düşünün. Pisaq pazarı ise en güzeli.
Pazarlar o kadar renkli ki her şey gel beni al diye bağırıyor.
Sırt çantama sığdığı kadar aldım. Evime 4 adet amerikan servis (toplam 10 usd) battaniye (5 usd) 1 adet inka çizgileri ile süslenmiş yüzük (5 usd ) 1 adet bebek (2 usd )
Büyük aşklar yolculuklarla başlar
ve serüvenciler düşer bu yollara ancak
Onlar ki dünyanın son umudu
soyları tükenen birer çılgındırlar
Ama yaşarlar dünyanın dört bir yanında
Ölümle alay ederler sanki
Nerde beklenirse ordaydılar
bir kez bile gecikmediler ömür boyu
Neydi onları ordan oraya
savurup duran şey
Onları daima yalnız kılan
neydi bu yaşam denilen gürültüde…
Ahmet Telli
Rengarenk Mısırların Ülkesi PERU ;
Peru’da 55 çeşit mısır varmış.
Ben tabi hepsini göremedim belki ama her gün boy boy ve renk renk mısırların tadına bakmayı ihmal etmedim.
Patatesin Anavatanı PERU ;
Araştırmalar patatesin kökeninin Peru’nun güneyi ile Bolivya’nın kuzeybatısı olduğunu gösteriyor.
Güney Amerika’da çok tüketilen patates özellikle Peru ve Bolivya mutfağından önemli bir yere sahip.
Peru’da 3000’ün üzerinde patates çeşidi olduğunu öğrendim.
Perulular “ Soy mas Peruano que la papa ” diyorlarmış yani “ Ben bir patatesten daha Peruluyum ” :))
And bölgesinde yaşayan lamalar, İnkalardan beri öncelikle yük hayvanı ve besin kaynağı olarak arz etmiş.
Alpakalar ve Lamalar deve ailesinden geliyor.
Yünleri, etleri ve taşımacılık için And Dağlarında yetiştiriliyorlar.
Evcil iki deve türüdür. İkisi de birbirinden şeker Alpaka ve Lama’lar akraba sayılırlar.
Genelde birbirine karıştırılırlar.
Lamalar Alpakalardan daha büyüktür. Alpaka’ların tüyleri Lama’lara göre daha kalitelidir ve daha çok tercih edilir.
El işlerinde en çok tercih edilen ise baby alpaka.
Hırka kazak eldiven şal…
Lama yünü tek olarak yada farklı yünler ile karıştırılarak el örgüsü işlerinde kullanılıyor.
Kilimler çok güzeldi bende aldım. Dörde katladım ancak sığdı çantama. (7 usd)
” Machu Picchu ‘nun şansı İspanyollar tarafından bulunmamış , onların torunları tarafından işgal edilmemiş ve hazine avcıları tarafından kırılıp dökülmemiş olmasıdır ”
Hiram Bingham
Pek çok kişi gibi bende Peru ‘ya Machu Picchu için geldim.
Burası inanın anlatılır gibi değil.
Ben değişik coğrafyalarda bulunma şansı yakalamış biriyim.
Ama böylesini ilk kez görüyorum emin olun.
Tren yolculuğumuzu karlı dağlar süsledi.
Yol bizi nasıl heyecanlandırdı bilemezsiniz.
Dile kolay gezginlerin kabesini görmek için yollardayız.
Kayıp şehrin keşfedilmesi 1911 yılında oluyor.
Hiram Bingham , İnkalarla ilgili araştırma yaparken Cusco’da gizemli bir şehirden bahsedildiğini duyar.
Başka İnka şehrinin olmadığı söylense de Bingham, araştırmalarını sürdürerek en sonunda Machu Picchu’yu buluyor.
Hiram Bingham ; hayatı boyunca Yale ‘ de profesörlük , askeri pilotluk , Connecticut valiliği , ve ABD senatörlüğü yapmış olabilir.
Machu Picchu ; Peru ‘nun hatta daha geniş anlamda Güney Amerika’nın en çok merak edilen ve en çok ziyaret edilen yerleri arasında.
Bu coğrafyada kalıcı yerleşim azlığı ve nüfus seyrekliği sebebi ile eşine az rastlanan sebepler bölgeyi daha da özel kılmış.
Belgesellerini izlediğim, dergilerde hayran hayran baktığım ; ” Bu ne muhteşemlik ” diye içimin aktığı , Machu Picchu’ya geldiğimizi ancak minibüs durup yolcular inince anlayabildim.
Yüksekçe bir duvarın yanından yürüdük.
Kırk elli adım sonra karşımıza çıkan manzara…
Ne ben anlatabilirim ne de siz sorun.
Bir an nefesimin kesildiğini biliyorum….
Her yer bulut en çok da başında var.
Biraz bekledim ve hayal rüya gerçek derken sanki bulutlara asılı kaldım.
Tıpkı bu kayıp kentinde bulutlara asılı kalmış olduğu gibi…
O an fotoğraf çekmeliyim dediğimi biliyorum o kadar.
Akıl falan kalmadı.
” Gezgin olmak ruhu dört duvara sığdıramamaktır. Duraklar bulmaktır her gezide kendince. Gezgin olmak, gezdikçe hür olmaktır her hecede ve her gecede…Velhasıl gezgin olmak yolculuğu hâyr, varlığı yok görmektir.”
Safura Berika Arslan
Gören göz , havayı soluyan ciğer , sessizliği duyan kulak , güneşini rüzgarını hisseden ten olmak , burada ki enerjiyi iliklerine kadar yaşamak çok büyük ayrıcalık…
İnkalar burada 100 yıl yaşamışlar. İstiladan sonrada tekrar dönen olmamış.
Antik kent 500 yıl saklı kalmış.
İyi ki İspanyollar bulamamış yoksa bu güzelliğe şahit olamayacaktık.
Machu Picchu’nun bir yerleşim yerinden daha çok botanik ve genetik araştırmalarının yapıldığı, birbiriyle akraba olmayan insanların yaşadığı bir yer olduğu düşünülüyor.
Tarihçiler ise ; buranın zamanının bir araştırma geliştirme yeri ve kampüs gibi kullanıldığı görüşünde.
Tüm dünyanın ilgisi ise National Geographic’nin 1913 Nisan sayısının tamamını buraya ayırması ile oluyor.
ZAFERRRRRRRRR !!!
Titicaca gölü ; üstündeki adalar ve içindeki canlılar ile beraber koruma altına alınmış.
Sazlıklar üstünde yüzer bir hayat var burada.
Göl 1978 de “ Titicaca Ulusal Rezervi ” adı ile koruma altına alındı.
Binlerce hektar sazlık en önemli doğal miraslardan biri sayılıyor.
Zengin göl havzası , Uros halkının yaşamı ve kültürü bitki çeşitliliği ile de dikkat çekmektedir.
İnkalardan kaçmak için bu sazlıkları yapmışlar.
O zamandan beri adaların hareket kabiliyetinden dolayı , komşularından gelen herhangi bir tehdit unsuru olduğunda demir alıp uzaklaşıp yaşamlarına devam etmişler.
Bugün ise tek neden turizm.
Turistler ve seyyahlar Peru’ya geldiğinde mutlaka bu adacıkları da yerinde görüyor.
GÜNEY AMERİKA HAYALLERİN COĞRAFYASI…
Gerçekten bayılım Peru deneyiminize. Benim de hayalim İnka yolunu 4-5 gün yürüyerek ve geceleri kamp yaparak Machu Picchu’ya.
Sevgiler
Böyle kısa ama dolu ve akıcı bir yazı az gördüm.
Yeminne okurken yaza Peru planı mı yapsam dedim içimden (ki Pakistan planım var)
Dilinize sağlık
Mutlaka gitmek istediğimiz bir ülke, inşallah bir gün, çok güzel bir yazı teşekkürler
Çok güzel bir yazı olmuş,Bende Peru’ya çok gitmek istiyorum.Fakat turlarla seyahat etmediğimden,yaptığım internet araştırmalarından (emniyet bakımından) moral bozucu yazı ve yorumlar okudum.Bir de sizin gözünüzden bu seyahatin yalnız başına yapılıp yapılamayacağı yönündeki yorumlarınızı bildirebilirseniz çok makbule geçer.
Not:Daha önce Arjantin ve Brezilya (Amazon bölgesi dahil) bir çok seyahatim oldu,Bu bölgelerden daha mı emniyetsiz.
Teşekkür ederim.
Emre Bey tura gerek yok rahat gezersıniz ben bır sıkıntı ıle karsılasmadım
tedbırı elden bırakmayın pasaporta sahıp cıkın gerısı kolay
ıyı tatıller
Mehtap ‘cım , yazını yeniden okudum bu sefer gitmiş görmüş birisi olarak okudum çok güzel anlatmışsın kalemine sağlık
Teşekkür ederim Sibel’cim beraber nice yollara diyorum…