” Ayrı ayrı birer damlayız… Birlikte ise bir okyanus ”
Ryunosuke Satoro
Siz hiç bir sabah mail kutunuzda Atina seyahat sürprizi ile uyandınız mı ?
Siz hiç bir doğum gününüz de hediye olarak Atına seyahati aldınız mı ?
İnanın hiç unutmuyorsunuz.
Nereden mı biliyorum benim başıma geldi de ondan biliyorum.
Bir sabah sürpriz başlığı altında aldığım mailden teyzemin hediyesi çıktı. O maili hala saklarım.
İşte sürpriz hediyem bu…
Veeeee ilk yurt dışı maceram başlamış oldu.
Daha sonra 12 yılın ardından tekrar başka bir sürpriz beni Atina’ya uçurdu.
Kalimera Atina…
3000 yıllık tarihi bir geçmişe sahip Atina kozmopolit ve modern bir şehir.
Antik çağlardan beri önemli bir ticaret ve kültür merkezi.
Şehir adını savaş tanrıçası Athena’dan almış.
Dünyanın en eski başkentlerinden biri.
Trafik sıkışıklığına rağmen şehri görmenin en iyi yolu tabi ki yürümek.
Taksiler ucuz.
Uzak ve ters noktalar da gerçek bir kurtarıcı oluyorlar.
1896 ve 2004 olimpiyatlarına ev sahipliği yapmış bir şehir.
Şehirde ciddi boyutlarda hava kirliliği söz konusu.
Eğer İstanbul’ un kargaşasını seviyorsanız burayı da seversiniz.
Şehir turistlerin gezmesi için oldukça uygun.
Tek bir gün bile şehrin önemli noktalarını gezebilmek için yeterli.
Şehir merkezinde Electra Hotel var.
Dört yıldızlı olan her yere yürüme mesafesinde.
Kahvaltı dahil 100 euroya yakalayabilirsiniz.
Atina kent merkezinde görülecek önemli yerler birbirine çok yakın ve hepsine yürüyebilirsiniz.
Şehri gezmeye Syntagma Meydanından başlayabilirsiniz.
Bizim otelimizde buraya çok yakın bir yerdeydi.
Meydanın tam ortasında Parlamento Binası bulunuyor.
Tam önünde o meşhur etekli askerlerin nöbet değişim töreni var.
Bu askerlerle fotoğraf çekilmeyen hemen hemen kimse yok.
Pazar gününün en önemli etkinliği bu.
Papyonlu ve etekli askerler görülmeye değer…
Oradan da yürüyerek Plaka ya geçebilirsiniz.
Burası şehrin kalbi.
İstisnasız en güzel yer.
Akropolun altında bir mahalle.
Daracık sokaklar Arnavut kaldırımları şirin evler camdan sarkan çiçekler çok hoş bir yer.
Bu kadar turist olmasına rağmen geleneksel semt havası bozulmamış.
Trafiğe kapalı olduğu için çok sessiz.
Akşam yemekleri için burayı tercih edin derim.
Zeytinyağlı dolma pilaki cacık ciğer tava kalamata zeytin ve buz gibi uzolar sizi bekliyor.
Hediyelik eşyalarınızı da buradan alın.
Zeytin hastaları için kalamatayı şiddetle öneririm.
Teneke kutularda 3 eurodan başlıyor.
Ada zeytinyağı bulursanız düşünmeden alın derim.
Buradan gene yürüyerek Monastraki’ye geçebilirsiniz.
Atina’nın yükselen değeri denebilir.
Pazar günleri burada bit pazarı kuruluyor.
Gecede gündüzde gezebilirsiniz.
Sayısız bar ve kafe var. Sokaklar incik boncuk her şeyin satıldığı dükkanlarla dolu.
“ Macera tehlikeli sanıyorsan , rutini dene ; öldürücüdür.. ”
Paulo Coelho
Akropol mutlaka görülmesi gereken muhteşem bir yer.
Ama gelmeden önce biraz da olsa mitoloji ya da birkaç tragedya oku Antik Yunan tanrılarıyla tanış.
Yüksek bir tepeye kurulmuş.
Zaten kelime anlamı da yüksek tepe demek.
İnanılmaz bir manzarası var.
Tam 1 gün ayırın. Ama az gelecek zamanının varsa sıkıştırmayın.
Aceleye getirmeyin. Öğle bir yer de ki şehrin her yerinden görülüyor.
Çevresi kafelerle dolu. Nereye giderseniz gidin sanki sizi gözleriyle takip ediyor.
5.yüzyıldan kalmış Antik Yunan tapınakları içer de sizi bekliyor.
Güney yamaçta ki Dionysos Tiyatrosunu mutlaka görün.
Replikleri hayal etmeye çalışın. 2500 yıllık taşlarda oturun.
Çok uzaklardaki denizin maviliğine bakın ve burada yaşamış hayatları hayal edin…
Propylaea , Atena Nike Tapınağı , Partenon , Erektheion , Agora , Areios Pagos , Bizans Atina’sı, Hadrian Kemeri…
Sizleri bekliyor…
Atina’da çok güzel bir metro sistemi var.
Pire’ye giderken kullanın ve istasyonlarda ki tarihi kalıntıları atlamayın.
Pire ye gitmişken Corinth Kanalını görebilirsiniz.
Uluslararası gemi taşımacılığında önemli bir yeri var.
Akdeniz’ in batısı ve doğusu arasındaki mesafeyi kısaltıyor.
Şehir manzarasını izlemek için bir de Lykavitas Tepesine teleferikle çıkın derim. Yürümenizi tavsiye etmem. Tepede birde kilise var.
Buradan renk renk tespihler alabilirsiniz.
Yukardaki ufak kafe de kahve içip manzaranın keyfini sürebilirsiniz.
Bu noktadan daha iyi anlaşılıyor ki şehir çok beton.
Yeşil yok denecek kadar az.
Ben Hard Rock Cafe’ye uğradım tişort aldım ve Beatles’ın plaklarını hayran hayran izledim.
Atina Arkeoloji Müzesini muhakkak görün.
Uzun kuyruğu göze alın ve sonuna kadar bekleyin.
Antik Yunan uygarlığının en nadide eserlerini görün.
Şehir genelde ucuz. Yeme içme taksi hediyelik eşya konularında. Bütçeyi fazla zorlayan bir şehir değil.
10-15 euro arası karnınızı çok rahat doyurabilirsiniz.
Kaldığınız otelde kafeler de çalışan pek çok kişi Türk olabilir. Size yardım etmek için çok çaba sarfediyorlar.
Yasam aynı bizdeki gibi akıyor. Bu dost ülkede keyifli bir gezi yapabilirsiniz.
2004 yılı olimpiyat oyuncakları her yerde var. Ben 2 tane aldım.
Ben bu gezideki en güzel günümü Atina’nın 45 dakika yakınlarındaki Cape Sunion da geçirdim.
Atina’nın yüreğindeki tanrı Poseidon şehri.
Şehrin en romantik noktası denebilir. Ben servisle gittim ama saat başı otobüs kalkıyor…
Kayalıkların tepesine kurulmuş.
Antık tapınak kalıntıların bulunduğu yere çıktığınızda sizi inanılmaz bir Ege manzarası ve büyüleyici bir gün batımı bekliyor.
Bu tapınak 5. yüzyılda deniz tanrısı Poseidona adanmış.
Yollar boyunca plajlar şirin evler ter temiz yollar var.
Denizciler burada deniz tanrısına dua edip kutsanıyorlarmış vede kendilerini dalgalara bırakıyorlarmış.
Eski Yunan zamanında yapılan bu tapınağı mutlaka görün…
Sadece 6 sütun ayakta kalabilmiş…
Dönüşte yol sizi çok hoş bir balık lokantasına götürüyor.
Enfes bir manzara eşliğinde parmaklarınızı yiyebilirsiniz.
Tam dolu dolu 1 gün geçirin ki içinize tam olarak işlesin.
Kahvaltıda peynirli börek öğlen akdeniz salata aksam rakı balık sizleri bekliyor…
Gece eğlenceleri sabaha kadar sirtaki.
Ben aşk için hep ilk bakışın yettiğini düşünenlerdenimdir.
Ben de şehir bu ilk bakışı yaşattı ve beni öğle bir sardı ki ayrılmak istemedim.
ANTİO ATİNA …
Tekrar görüşmek üzere…