” Yolculuk tıpkı aşk gibidir, hayalleri gerçeğe dönüştürme teşebbüsüdür ”
Alain de Botton
Öyle bir ülke düşünün ki, dünyada çok az sayıda kalan şehir devletlerinden biri olsun, yemyeşil doğası, temiz ve bakımlı ortamı ile insanı kendine hayran bıraksın.
Sevecen insanları, hayvanlara gösterdikleri sevgi ve saygıları ile de gelen turistleri bir kez daha etkilesin…
Burası neresi mi?
Burası, Ekvator’un 137 km kuzeyinde yer alan dünyanın küçük ama etkileyici ülkesi Singapur.
Ekvatora yakın olduğu için hava bunaltıcı unutmayın.
Malezya’nın güneyinde , Endonezya’nın ise doğusunda yer alır Singapur.
Öylesine gelişmiş öylesine gelişmiş ki ; pek çok dev ülke ile ekonomik açıdan yarışır.
Hemde ne yarış. 5 milyon kişinin yaşadığı bu minnacık ülkenin geliri 486 milyar dolar.
Yani kişi başı gelir ; 87.000 dolar civarlarında.
Standardı yüksek , ter temiz , düzenli Singapur’da tarım yok.
Ülke kurulduğu dönemlerde, deniz şehri anlamına gelen “ Temasek ” olarak isim verilmiş.
Endonezya Kralı, burada gördüğü ilk hayvanı aslana benzetmiş ve onun adını vermiş.
Sanskritçe olan “ Singapura ” kelimesi aslında “ Singa Pura ” yani “Aslan Ülke” anlamına geliyormuş.
Ama adada aslanların yaşadığına dair hiç bir iz yok.
Ülkenin simgesi olan , yarı balık yarı aslan Merlion aslan heykeli , Raffles Meydanı’nda ziyaretçilerin birlikte en çok fotoğraf çektirdiği yer.
Sakız çiğnemek yasak , sakız satmak yasak , hatta ülkeye sakız sokmak da yasak.
Durumlar böyle olunca oraya buraya yapışmış sakız lekesi de görmemiş oluyorsunuz.
Havaalanı’ ndan merkeze taksi ile 25 singapur dolarına gidebilirsiniz.
Singapur ufacık tefecik bir yer aslında ama tam anlamı ile bu küçük ülkeyi hissetmek adına kendisine bir süre ayırmanız gerekiyor.
Ben de ona bu zamanı ayırabilen şanslılardan biri oldum ve dokuz gün boyunca her yönü ile bu küçük ama bir o kadar da etkileyici ülkenin tadını çıkarabildim.
Belki tarih yok ama gezdikçe kendini sevdirmesini bilen bir şehir – devlet burası.
Kurucusu olarak bilinen Sir Raffles Stamford 1826’da Singapur Nehri’nin kıyısına geldiğinde, adanın nüfusunun yalnızca 1.000 Malaylı ve yaklaşık 30 Çinli’den oluştuğu bilinir.
Bugün bu rakam neredeyse 6 milyona yükselerek oldukça büyük bir nüfus meydana getirmiş.
Nüfusun %74’lük bir kısmını oluşturan Çinliler, çoğunluğu elde tutar.
Bugüne kadar pek çok yer görme imkanım oldu ama bu kadar temiz ve düzenli bir ülke daha görmedim diyebilirim.
Hava limanından kalacağımız otele kadar olan yol boyunca orkidelerle kaplı desem size…
Hiç bitmesin istiyorsun bu zarafet dolu yolculuk.
Devletin kuralları sayesinde temizlik ve çevre düzeni her daim korunabiliyor.
Tropikal iklim sayesinde doğa bu ülkeye çok cömert davranıyor.
Kaldırım taşlarından bile yeşillikler fışkırıyor…
Sürekli hacim olarak büyüyen bir ülke.
Arazi doldurma çalışmaları ile ülke , adanın eski büyüklüğünün neredeyse iki katına ulaşmış.
Ülke her yıl milyonlarca metre küp toprak ve taş Malezya’dan ithal ediyor.
Tabi tropikal iklimin getirdiği güzellikler gibi zor yanları da var.
Mesela her daim yağmura karşı hazırlıklı olmanız gerekiyor.
Güneş yüzünü gösterirken bir anda ıslanabilirsiniz çünkü…
Benim içinde ilginç bir yol deneyimi oldu.
Çantama hem şort hem yağmurluk koydum.
Şort ile acayip yanınca bermudalara sığındım ama yine nafile.
Atlet tipi tişörtler ile nasıl yandıysam gece epeyce uykusuz kaldım.
Hayatın ekonomik yanına gelirsek, taksiler gayet ucuz.
Kendi seyahatinizi organize ederken çekinmeden kullanabilirsiniz.
Oteller ise çoğu 5 yıldızlı ve gerçekten çok lüksler…
Odanız da dışarısı kadar keyif verici olabiliyor yani.
Alışveriş derseniz seçenek çok…
Her bütçeye uygun bir şeyler bulmak mümkün.
” Grand Singapore Sale” döneminde gidin :))
Singapur 4 resmi dile sahiptir. İngilizce, Çince, Malayca ve Tamil dilleri.
Bu durum burada yaşayanların etnik çeşitliliğiyle ilgili.
Buraya ilk yerleşenler Malaylardır.
Çinli nüfusun fazla olduğu için en çok konuşulan dil Çince. 3. sırada Hintliler var.
Onlar daTamilce denilen bir Hint dili kullanıyorlar.
Singapur’da yaşayan hemen herkes iyi ya da kötü İngilizce biliyor.
4 dilde de eğitim veren okullar var.
Ama üniversite ve iş yerlerinde genel olarak uluslararası dil kabul edilen İngilizce kullanılır.
Gezmeniz gereken yerlere gelince…
Küçük Hindistan ve Çin mahallesine bir uğrayın isterseniz.
Singapur Hayvanat Bahçesi görülmesi gereken yerlerin en başında geliyor doğayı yaşayabilmek için.
Bunca yıl seyrettiğiniz belgesellerde mutlaka adını duymuşsunuzdur.
Gerek bulunduğu arazinin büyüklüğü gerekse sahip olduğu canlı çeşitliliği bakımından tek kelime ile harika.
Burada gece safarisine çıkabilir, yunusların muhteşem gösterisini seyredebilirsiniz.
Ayrıca size önerim, sabahın erken saatlerinde burayı ziyaret edin ve Beyaz Kaplan’ın kahvaltı seramonisini görün.
Bu arada fillerin de kahvaltı sahneleri oldukça eğlenceli.
Ufacık çocuklar ellerinde muzlar ile suların içindeler, sırf onları besleyebilmek için…
Çocuklara hayvan sevgisi bu yaşta o kadar güzel işleniyor ki şaştım kaldım.
Hayvanat bahçesinden çıkarken mutlaka hediyelik eşya satan mağazayada uğrayı ihmal etmeyin derim.
Eliniz boş çıkmayacağınıza garanti ederim sizi.
Ayrıca hayvanlar demişken ; Jurong Bird Park da görülmesi gereken yerlerden.
Burada inanılmaz kuşlarla tanışabilirsiniz.
Doğa gerçekten müthiş buralarda.
“Yol değil, yolculuktur önemli olan. Nasıl yolculuk ettiğindir, nerede durduğun, nerede mola verdiğin, ne zaman yoluna devam ettiğin, hangi sapakları kullandığın, hangi dönemeçleri aldığın, ne zaman yavaşlayıp ne zaman hızlandığındır. Kiminle yolculuk ettiğin de önemlidir elbet, yoluna çıkanlara ne yaptığındır, kimleri yoldan çıkardığındır, yolunu kesenlere biçtiğin kaderdir.”
Murathan Mungan – Üç Aynalı Kırk Oda
Gezilecek yerlerden diğer önemli bir mekan ise, Merlion Park.
Buradaki aslan heykelini mutlaka görmelisiniz derim.
Singapur’u gece manzarası ile görebileceğiniz en güzel noktalaran biri.
Çevresi Singapur siluetini oluşturan gökdelenlerle çevrili.
Ayrıca, gece ışıklarını keyifli bir nehir turu yaparken de izlemenin tadına varın derim.
Doyum olmuyor…
Singapur’dan Malezya’ya ya da Phuket Adası’na da kolayca geçiş yapabilirsiniz. Boat Quey nehir turu yapın.
Orkide bahçesini görün.
Esplanade Opera Binası’nı görün Raffles Oteli de mutlaka görülmeli.
Singapur Sling içmeden de gelmeyin .
Emerald Hill Road sokağını ayrıca çok sevdim.
Tabi , isteyen ve yükseklikten korkmayanlar Singapur Fly’a da binebilirler.
Buradaki manzara da tabi ki muhteşem.
Gelelim Singapur’un diğer önemli güzelliklerinden birine ; tapınaklarına…
Bir tanesini bile olsa zaman ayırıp gidin görün.
Gerek mimarisi gerekse süslemeleri ile oldukça etkileyiciler..
Ayrıca Mustafa Center’a da uğrayabilirsiniz.
Burada ürün kalitesi çok düşük ama 24 saat açık ve neredeyse her şey mevcut.
Singapur mutfağı ; Çin , Hindistan mutfağının karışımından oluşmakta sayılır.
Burası çok küçük bir ülke.
Ama nüfus yoğunluğunun fazla olması sebebiyle gıda ürünlerinin büyük bölümü ithal edilmekte.
Mutfağın en büyük özelliği çabuk pişen yemekler.
Neredeyse bütün yemekler yüksek ateşte ve özel tavalarda pişiyor.
En zor pişen yemek bile iki dakikayı aşmaz.
Mutfakta ; çeşit çeşit sebze ve meyve bolca kullanılıyor.
Tatlılara da büyük önem veriliyor.
Fakat tatlılar bizim tatlılarımıza pek benzemiyor.
Mango gibi meyveler ile hafif tatlılar yapılıyor.
Singapur mutfağında ekmek yok.
Ve onun yerine pirinç kullanılıyor.
Eğer baharat ile aranız yoksa yemek yemek epey eziyetli olabilir sizin için.
Bu yüzden biraz hazırlıklı gitmenizi öneririm.
Yanınıza ceviz, badem, kayısı gibi kuru yemişler alıp atıştırmalık yapabilirsiniz.
İnanın iyi ki yanıma almışım diyeceksiniz.
Ben yeni lezzetlere açığım ama koku konusunda hassas olanlar varsa önlem almalılar bence.
Singapur mutfağında Hint kültürü çok yaygın.
Balıktan pilava kadar her şey var ama tabi baharatlarıyla…
Yemeyi göze almak size kalmış.
Sentosa Adası ayrı bir yazı konusu benim için.
Burada geçirdiğim keyifli zamanlar için SİNGAPUR ‘a teşekkür ediyorum…
