KUZEY MASALI ; KOPENHAG

kuş ölür, sen uçuşu hatırla
füruğ ferruhzad

Dünya düzenine en edebi göndermedir kendimce …

Uçuşu unutmamak ümidi ile.

 

 

Son yıllarda kuzeye üst üste yaptığım yolculuklarda buraları ne çok sevdiğimi fark ettim.

Fırsat buldukça da yolumu bu coğrafyalara düşürür oldum. Yeni bir yaş aldığım gün sevdiğim topraklarda olmak istedim. Soğuğa rağmen.

Danimarka ” dünyanın en mutlu ülkesi ” oldu ve bir sürü hakkında kitap çıktı.

Gitmek için bir neden daha.

 

1847 ‘de üretimine başlanan , bir bira markası olan Carlsberg ülkenin sembolü olmuştur.

VEEE Efsane metal grubu Metallica’nın bateristi Lars Ulrich Danimarkalıdır.

Daha ne olsun değil mi ?

Danimarka 1973’ten beri Avrupa Birliği üyesi.

 

 

Bir kaç günlük kaçamak için ideal bir kent Kopenhag bilginiz olsun.

Diğer Nordik kentlere nazaran daha renkli ve daha insanı sarıp sarmalayan cinsten.

Yada yeni yaşın heyecanı ile ben öyle hissettim. Yaşlanıyorum :))

 

 

Dünyanın en yaşanılası şehirleri listesinde diğertümmm kentlere ennn tepelerden bakan Kopenhag ; gerçekten ama gerçekten aldığı ünvanı sonuna kadar hak eden bir kent.

Senenin neredeyse çoğunu karanlık , soğuk ve karlı geçirmesine rağmen hemde.

Bu coğrafya da yaşayanlar ; tasarım , gastronomi , şehir planlamasında kendilerine müthiş bir yaşam kurmuşlar.

Herkes Avrupa’yı gezer ama İskandinav ülkelerini sona atarlar. Kopenhag’ı bu kategoriye almayın lütfen.

 

 

Gezmeye başlar başlamaz ne kadar farklı olduğunu gözlerinizle görüp bana hak vereceksiniz.

Bilim ve sanat ile çok fazlası ile meşgul olan halk soğuk havaya rağmen yardım sever ve güler yüzlü.

Nereden nereye dersek kısa bir özetle ; 10. yüzyılda Vikingler tarafından kurulan bir balıkçı kasabasıymış düşünün.

 

Kent ; sadece mimari olarak güzel değil içinde yaşayan insanları ile de çok güzelleşmiş.

Mekanlara varlıkları ile yaşam katmışlar. Şehrin tüm güzelliklerini yürüyerek yada bisiklet ile yaşayın derim.

Kopenhag hem yayayı hem bisikletliyi fazlası ile şımartıyor.

Hemde hava şartlarına rağmen.

SOĞUK SOĞUK SOĞUK !!!

 

Evet gerçekten soğuk çok soğuk. Nemli bir rüzgar da eklenince üstüne tadından yenmedi desem :))

Al sana yeni yaş …

Yazın bile bildiğimiz sıcak olmadığı gibi Şubat ayrıca bir soğuk bilginiz olsun.

Kenti görünce ilk dikkatimi çeken arnavut kaldırımlı dar yollar , kanallar ve bu kanallara düzenli olarak sıralanmış minik zevkli mekanlar , şirin binalar ve kar da yağınca masallardan fırlamış gibi duran bir kent.

Mobilya tasarımı , gurme mekanlar , sayısı her geçen gün artan göze hitap eden Michelin yıldızlı restoranları ile turistlerin ilgi odağı oldu Kopenhag.

Kaleleri , sevimli kanalları , kültürel mirası ve tuğla binalarıyla kent karşınızda arz-ı endam ediyor.

Tivoli Bahçeleri , tasarım dükkanları ve çikolatacıların istilası altında dolaşmaktan çok keyif alacağınız sokakları ve bağımsız mahallesiyle kent , soğuğuna rağmen orada yaşama isteği uyandıran özel yerlerden.

Daha sokaklarına adım atar atmaz  ‘’ İşte medeniyet ’’ dediğiniz , tam bir Avrupa kenti diyebilirim.

Düz , geniş ve pırıl pırıl sokaklarda dolaşmak inanın büyük keyif.

Bisikletle şehri gezmenin keyfi ise gerçekten de paha biçilemez.

İskandinav dokunuşunun her yerde hissedilebildiği Kopenhag , kendine has mimari özellikleri ile , pastel renkli ara yolları ile sizi bir anda masallar aleminin içine atan diğer Avrupa şehirlerinden farklı bambaşka bir başkent.

Kopenhag İskandinavya ‘nın en güzel kentlerinden hem de en çok güneş alanı.

AMA ÇOK PAHALI !!!

Valla acayip pahalı. Nasıl anlatayım en önemlisi bir kaç örnek vereyim altını çizerek yazayım ki konunun önemi iyice anlaşılsın.

Sokakta atıştırmaca ; 25 DKK

1 şişe su ; 35 DKK ( su satın almayın musluk suyu içiliyor )

Bira ; 60 DKK

Hava alanında para bozdurmayın. Kente varmayı bekleyin. Yada çok az bozdurun. Döviz bürolarında yapın o işi.

Central Station’da 2 tane var bilginiz olsun.

1 DKK = 0,13 EURO

 

 

Çok çok büyük bir kent değil belki ama bazı bölgeler için toplu taşıma kullanmak gerekecek.

Copenhagen Pass ile daha ucuza gezebilirsiniz.

Hava alanından şehir merkezine en kolay, hızlı ve ucuz ulaşım Terminal-3’de yer alan metro.

Yaklaşık 20 dk kadar sürüyor.

BİSİKLET DOSTU BİR KENT KOPENHAG ; bisiklet tepesinde çok aktif bir yaşam sürüyorlar.

Her yere girip çıkıyorlar. Hava bu kadar soğuk ama bunu yine de başarıyorlar. Şapka çıkardım.

Amsterdam , San Francisco ‘ dan sonra gördüğüm en bisiklet dostu kent oldu.

390 km den uzun bisiklet yoluna sahip. Kentin nüfusunun neredeyse % 55 ‘i bisiklet kullanıyor. Kasım 2016 ‘da bisiklet sayısı araç sayısını geçmiş. Kopenhag işte böyle bir şehir.

….

Ülkenin dilinde ” iyi oyna ” demek olan Leg Godt kelimelerinin kısaltılmışı olan Lego ; dünyanın en ünlü oyuncağı konumundadır.

Yani ; adını daha önce defalarca duyduğumuz Lego’nun memleketi Danimarka.

Gelmişken mutlaka bir mağazasına uğramalısınız bence. Ama ucuz değil.

Stroget caddesindeki şubesinde en çok hoşuma giden ise ; tek tek boncuk alıp kendimize kolye yaparız ya o şekil de parça parça lego alıp kendinize oyuncaklar yapabiliyor olmanız.

Meydanda ana cadde üstünde harika bir mağaza var. Adı Iııums Bolighus.

Kat kat geziyorsunuz fiyatlara bakmadan geçiyorsunuz :)) Ev , tekstil , hediyelik , mutfak her şey var içerde ve acayipp zevkli. Kenara not alın. Kopenhag için yakın çevreme tavsiye sorduğumda ilk sırada Flying Tiger çıktı. Danimarka’nın bir milyoncusu gibi demek istiyorum ama çok çok kalitelisi öyle düşünün.

Kırtasiye ürünlerine bayıldım.

Ufak bir önerim var ; bu soğukta tadı ve kokusu ile ısınmak isterseniz Emmerys isimli fırında küçük bir mola verip çavdar ekmeği alın. Geleneksel bir Danimarka ekmeğidir. Hem kendinize hem annenize :))

Bu ekmeklerden yapılan açık sandviçlerin tadına doyulmaz.

Mütevazi bir yemek ama besleyici ve doyurucu. Somonlu olanı ayrıca öneririm.

Atelier September adı bana çok romantik geldi. Liman bölgesinde bulunan bir mekan.

Kahve molası için ideal.

En eski dükkanlardan olan The Handel ise şahane kokulu bir çay mekanı. Kapıdan bir başınızı uzatıp bakın derim.

Butik çikolatacılardan hiç bahsetmeyeyim en iyisi. Çünkü tam akıl kaçırmalık. Paket paket ayak üstü kaç adet yedim saymadım sayamadım :))

Açık sandviçleri , pizzacıları , pastaneleri ve cafeleri ile Kopenhag çok lezzetli bir kent.

Hotel D’angleterre ise Michael Jackson ‘ın kaldığı otel. Çok ihtişamlı.

 

….

Dünyanın en mutlu ülkesi ; bu ifadenin pesine takılıp , kitapları ezberleyip , yeni yaşı da bahane edip bu soğukta buralara gelmeme neden olan  ” HYGGE ” kelimesi.

Sanırım Türkçe de tam bir karşılığı yok. Sevdiğimiz insanlar ile samimi dost sıcak ortamlar yaratmak olarak kısaca özetleyebiliriz. Mutluluğun sırrı işte bu.

Danimarkalılar için yaşam sanatı bence. Aslında ufak mutluluklara odaklanarak yaşayabilmek.

Mumlar , battaniyeler , hoş bir koku size kendinizi iyi hissettirecek her şey.

Yemek masalarında ki sohbet , ateş başında geçen doyumsuz bir muhabbet.

Anneannenizin sizin için ördüğü battaniyenin altında bir kahve eşliğinde kitap okumak gibi ufacık mutluluklar da denebilir. Sadelik ve zarafet el ele. Ve bu anları olabildiğine çoğaltmak. Gösterişten uzak anların kıymetini bilmek.

Galiba hepimizin ihtiyacı olan kavramlar.

KEYFİNİ ÇIKARIN…

 

….

” GEZMEK YAŞAMAKTIR ” sözünün sahibi ; Danimarkalı masalcı Hans Christian Andersen’dir.

Eserleri İncil’den sonra en fazla dile çevrilmiş bir yazar. Küçük Deniz Kızı adlı eseri 1913’te Edward Eriksen tarafından bir heykele dönüştürülmüş. Kopenhag’ın en önemli sembollerinden olmuş.

Kente gelen gemiler Deniz Kızı’nın önünden geçerek limana giriyorlar.

Kibritçi Kız , Prenses , Bezelye , Çirkin Ördek Yavrusu , Kurşun Asker gibi masalları olan yazar bir zamanlar 20 numaralı evde yaşamış.

Yazarın doğduğu kente masallarını tekrar okuyarak geldim.

Bir kere daha anladım ki ; gezmek sadece ayak basmak değil , sadece coğrafyaların keşfi değil.

Gezmek ; insanın kendi iç dünyasının keşfi de aynı zamanda. Kimselerin bilemediği , anlayamadığı köşelerin keşfi de aslında.

En güzeli gözlerinle görerek öğrenmek ve bu sürecin en güzel halkası ise paylaşmak.

Yeni kültürler ile tanışmak , zihnimi ve kalbimi bu yönde geliştirmek en büyük arzum.

Her şeye rağmen dünya tüm güzelliği ile keşfedilmeyi bekliyor.

En güzeli ise kendimize keşifler ile dolu bir yaşam kurabilmek.

 

 

 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir