“ Uzaklara gitmek , denizler , sınırlar , ülkeler , inançlar aşmak fırsatı çıktığı zaman hiç duraksama ”
Amin Maalouf
Hayatı ve hayatta ki yerinizi sorgulamaya yol açan, bir kez bile görseniz bir daha unutamayacağınız kaç yer vardır bu mavi kürede ?
Keşfedenlerin unutamayacakları masal bir ülke FAS…
Sizlere yol birikimlerimi aktarmaya çalışırken fark ettim ki ; yolculuk esnasında aldığım hazzı duygularımı hislerimi ne olsa aktaramam.
Görüntü kelime hepsi detay.
Gidip görmeden öğrenmeden olmuyor.
Akdeniz ile Atlas Okyanusu arasında ki bu egzotik diyarı keşfe hazır olun…
Fas nedir ?
Baharat kokusu şekerli nane çayı fakir ülke.
HEPSİ.
Renkler duvarlar kapılar pencereler.
HEPSİ.
Yeni bir ülkeyi ve insanları keşfetmek ayrıca bir aşkın peşine düşmek.
Fas ; Afrika Birliğine bağlı olmayan tek ülkedir.
Bizden vize istemiyor.
Pasaport ve yurt dışı çıkış harcı ödeyip gidebilirsiniz.
Kuzey Afrika’yı keşfetmek büyük rüyalarımdan biriydi.
Ara sokaklar, pazarlar, farklı kültürler, doğa ve tarih…
Sonbahar ise en ideal mevsim.
Hafif bir meltem esintisi eşliğinde Fas’ı gezmeye hazır olun.
Keşmekeşi gürültüsü esnafı arsız çocukları ; onlar da gülün dikenleri :))
1786 yılında Amerika Birleşik Devletlerini resmi olarak tanıyan ilk ülke FAS ‘dır.
Herkes Fransızca konuşuyor , sütlü kahve içiyor ve kruvasan yiyor…
Nitekim ; arap etkisi buralara öyle bir yerleşmiş ki yeme içme ile değişmesi pek mümkün değil.
Cebelitarık Boğazı Fas ‘ a coğrafi bir artı sunmuş.
Afrika’nın Avrupa’ya en yakın ucu konumunda.
Farklı kültürler ile yoğrularak ziyaretçilerinin en rahat ettiği Kuzey Afrika ülkesi olmuştur.
Bu ülkede yasın rengi beyaz.
Kadınlar eşlerinin ölümünün ardından yas tuttukları 40 gün boyunca hep beyaz giyinirler.
MARAKEŞ ; açıkcası ayrı bir alem. Dünyada eşi benzeri zor bulunur.
Arap kültürü Berberi kültürü Sahra’nın kızıl kumları size farklı bir seyahate çıkaracak.
Atlantik Okyanusu ile Sahra Çölü arasında bir geçiş noktası konumundadır.
Marakeş’in adı , Berberice ” Tanrı’nın yeri ” anlamındadır.Aynı zamanda , bölgeye has doğal kırmızı taşlardan inşa edilen birçok tarihi yapıyı içerisinde bulundurmasından dolayısıyla ” kırmızı şehir ” olarak da bilinir.
Alfred Hitchcock’un 1956 yapımı “ The Man Who Knew Too Much ” ı Marrakech’ te geçmektedir.
İnsanların kapılarını birbirlerine açabilmelerini sağlayan yol , acele yorumlamalarla ucunu kapatmadan , karşımızdaki insanı sürekli anlamaya çalışmaktan geçer.
Engin Geçtan
Hem otantik hem tarihi hem modern hem de farklı kültürleri keşfedebileceğiniz gizemli bir şehir.
Kent merkezindeki tarihi Medina bölgesi ; yılan oynatıcılarından otantik çay evlerine kadar tam bir masal ortamı hissettirir.
Marakeş’in sembolü olan gösterişli minaresi ile Kutubiye Camii ise yaklaşık 800 yıldır şahitlik yapıyor bu gizemli ve renkli dünyaya.
Djeema El Fna meydanı ; yeme-içme mekanlarından labirent gibi pazar yerine en az birkaç günü hak eden bir yer.
Burası acayip bir yer diyebiliyorum ancak nasıl anlatılır bilemedim.
Birbirine geçmiş labirent gibi sokaklar da turlarken karşınıza demirciler dokumacılar dericiler çıkıyor.
Dünyaca meşhur baharatlar için alışveriş yapmak isterseniz aktara gidin.
Fotoğraf çekmekten belki alışverişi unutursunuz.
Ünlü meydan zamanın durduğu bir panayır sanki.
Gündüz de hareketli ama akşamüstü olanlar ortaya film platolarını anımsatan bir görüntü çıkarıyor.
Çevrede ki kafelerin teraslarında oturun geleneksel taze nane yapraklarından yapılan çayı yudumlayın ve İYİKİ BURADAYIM deyin.
Seyyar satıcılar , falcılar , şifalı ot satıcıları,yılan oynatıcıları…
Ama bahşişleri hazırlamayı unutmayın ve yankesicilere de dikkat edin.
Kokuların taştığı baharatçılar , geometrik desenlerin dans ettiği halıcılar , sepetçiler, tahta oymacıları gün boyu sizleri bekliyor.
Konaklama ;
Uygun bir konaklama önerim var sizlere ; Backpackers Grapevine Hostel .
Ücretsiz internet var.
Dişiniz ağrıyorsa elinde kerpeteni hazır bekleyen dişçinin tezgahına bir dişinizi bırakabilirsiniz :))
Ağzından ateşler çıkaran cambazlardan gözlerinizi alınca , öykü anlatıcılarını sokak tiyatrolarını ve yılan oynatıcılarını izleyin.
Argan ağacı dünyada sadece burada yetişiyor.
Pek çok ürün var ama dökmeden getirmek ayrıca bir maharet istiyor.
Eski dönemlerden kalan çarşı anlamına gelen sulklarda aklınıza gelebilecek her şey var.
Berberilerin elde dokudukları halılara kadar her şey sulklarda bulunuyor.
Kapalı çarşı benzeri Marakeş çarşısı o kadar renkli ve o kadar sürprizli ki , labirent benzeri ara sokaklarında günlerce dolaşabilirsiniz.
Ayrılmak pek kolay değil buralardan.
Açık hava da kurulan lokal lokantalar ve bunların dumanları meydanda mistik ve fantastik görüntüleri insanın aklını başından alıyor.
Fotoğraf çekmekten kendinizi alamıyorsunuz.
Tajin yani güveçte baharat ve meyve ile kaynayan yemek saatlerce pişiyor da pişiyor ve iyice lezzeti artıyor.
Ayrıca Faslılar’ın geleneksel olarak ailecek yedikleri kuskusu hemen hemen her yerde bulabilirsiniz.
Bundan yirmi yıl sonra yapmadığınız şeylerden dolayı , yaptıklarınızdan daha fazla pişman olacaksınız. Demir alın ve güvenli limanlardan çıkın artık… Rüzgarları arkanıza alın , araştırın , hayal edin ve keşfedin.
Mark TWAİN
Fas in en sevdiğim ikinci şehri Marakeş. Fas bir beden olsaydı kalbi kesinlikle Marakeş te atardı.