Yalnızlık onca saçın arasında beyaz bir saç teli gibi.
Çektikçe çoğalıyor , çoğaldıkça arsızlaşıyor…
Elif Şafak
Doğu Almanya ‘nın en gözde noktası burası.
Öğlen gibi harika bir havada geldim.
2010 yılında da yolum buralara düşmüştü ama bu şehri nasıl olmuşsa atlamışım.
Tanışmamız gecikmeli oldu diyebilirim.
Almanya denince belki ilk akla gelen kentlerden değil ama bence tarih , mimari , sanat severler mutlaka atlamamalı.
Bence Avrupa ‘nın en güzel kentlerinden.
Elbe nehrinin kıyısına kurulmuş olan Dresden’in yaklaşık 1000 yıl gibi bir geçmişi var.
Elbe’nin tüm güzelliklerine sahiptir.
Kesinlikle ziyaret edilmeli ve en azından 1 tam gün ayrılmalı.
Saksonya Krallığı’nın merkezi olduğu tarihler de en fazla geliştiği dönemdir.
Almanya’nın Saksonya eyaletinin merkezi olan Dresden ; Elbe Nehrinin kenarında kurulmuş ve ” Elbe’nin Floransa’sı ” da denmektedir.
Dresden de çok sayıda sanat eseri koleksiyonu var.
Görkemli mimarisi , sanat eserleri ve büyüleyici şehirciliği ile sizleri kendisine hayran bırakacak.
Savaş esnasında büyük acılar ve kayıplar yaşamış.
Bombardımanda ise neredeyse 135.000 kişiyi yitirmiş bir şehir maalesef bu rakam Japonya’ya atılan atom bombasının öldürdüğü insan sayısına eş sayılır.
Elbe nehri ile Alstadt ve Neustadt olmak üzere ikiye ayrılmış şehir.
Bu iki yakayı muhteşem Augustus köprüsü birleştiriyor.
Ben eski kısım Alstadt’ı gezdim.
Bugüne kadar ayakta kalan sayısız muhteşem yapı , August döneminin büyüklüğünü ve gücünü gösterir.
İlk adım Dresden Zwinger sarayı olsun derim.
Görkemli saray müze olarak kullanılıyor.
Kişi başı 10 € vererek galeriyi gezebilirsiniz.
Raphael ve Correggio , Giorgione ve Tizian gibi sanatçıların eserleri ve Rembrant , Vermeer ,Rubens , Van Dyck gibi önemli ressamların önemli eserleri bulunmaktadır.
Pazartesi hariç hergün 10 ile 18 arasında açık.
Dresden de Almanya’nın en büyük kütüphanelerinden biri yer alır.
Çağdaş ve modern sanat tarih edebiyat ve kültür ile kent adeta mücevher gibi parlar.
Moritzburg Sarayı ; Dresden’den yalnızca 10 km uzaklıktadır.
Sarayın parkında uzun yürüyüşler yapabilirsiniz.
Daha az zamanınız varsa ara sokaklarda ki kafeler de soluklanıp ufak leziz keşiflerde yapabilirsiniz.
Almanyada ‘sınız biralar nefissss ve her biri sizi bekliyor.
Pizza ve makarna gibi basit yemekler bile bu leziz biralar ile ziyafete dönüşüyor.
Açıkhava müzesi olan bu kent ; 2.Dünya Savaşı sırasında ağar yara almış.
Almanya’ nın diğer kentleri gibi yaralarını hemen sarmış ve turizmden iyi gelir elde eden kentler arasına adını yazdırmış.
Kentin en mühim mimari yapısı bence Kadınlar Kilisesi ‘dir.
Kilise II. Dünya Savaşı’nında büyük hasar görmüş.
Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesinin hemen ardından başlayan çalışmalar ile 2004 yılında tamamlanabilmiş.
Bugünlerde Dresden’in sembolü olmuş.
Theaterplatz Meydanında ki ; Cafe Schinkelwache‘ye uğramanızı öneririm.
Parmaklara dikkat :))
Buharda pişmiş sebzeler , pizzalar , etler…
Bu tür tecrübeler yaşamanızı öneririm : ))
4 mevsim zevke hitap edebilen bir şehir gibi geldi bana.
Buzzzz gibi bir kış günü tek başına gezmesi çok zevkli olabilir diye düşünmüyor değilim ama ılık bir bahar günüde nehir kenarında bir bira içmenin son derece iyi bir fikir olduğunu da söylemeliyim…
Hilton’u geçin Neumarktplatz’a gelin.
Bu meydan çok hareketli eğlenceli.
Turist gezdiren at arabaları ve kafeler çok.
Cıvıl cıvıl renkli keyifli bir meydan.
Bruehl terasına çıkın.
Kent seyri açısından güzel bir nokta.
1814 yılında yapılmış merdivenler.
Sabah , öğle , akşam ve geceyi anlatan heykelleri görün.
Bu noktadan bir taraf Elbe nehri diğer taraf muhteşem yapılar izleniyor.
Dresden Elbe ile karşılıklı büyük bir aşk yaşıyor gibi geldi bana.
Hem bu aşka şahitlik etmek için hemde bu nefis kenti yaşamak için mutlaka yolunuzu buralara düşürün.
Sanat edebiyat kültür mimari tarih sanat tarihi seven herkesin zevkine hitap edebilen bir kent olduğu için her mevsim hareketli.
ŞEHRİ GEZERKEN KULAKLARIMI ÇINLATMAYI UNUTMAYIN !!!!