” İnsan kalbinde ne taşıyorsa, dünyaya bakınca da onu görür…”
Goethe
Bir yıldan fazla zaman oldu bu yolculuğu ayarla yalı tek tek günleri sayarak bekledim. Erken bilet erken otel derken zaman geldi yollardayım.
Amerika‘ ya ilk gidişimin üstünden koskoca bir yıl geçmiş bile. İlk gidişim kadar heyecanlıyım koskoca bir kıta git git bitmez :))
Başkent görülesi bir şehir ama mümkünse sonbahar da. Mevsimi iyi ayarlamak gerek. Bir şehir düşünün tamamı Yedigöller.
Ben bu kadar sonbahar renklerine denk geleceğimi düşünememiştim. Ama çok şanslıymışım.
Her yer park olduğu için bu başkentte ; insan her mevsimi yaşıyor hissediyor demek sanırım hata olmaz. Sürekli kendime arkadaş ne sonbaharmış derken buldum.
En önemli görülesi yerleri zaten rehber kitaplar ve internet sayesinde öğreniyorsunuz. Bende kısa kısa bilgiler vermeye çalışacağım.
Daha çok fotoğraf paylaşmak niyetindeyim. Gitmeden araştırma bende yaptım ama inanın insanın kendi gözleri ile görmesi bambaşka bir deneyim.
THY artık direk 12 saatte uçuyor. Millerle denk getirirseniz biletleri daha da tadından yenmiyor yolculuk :))
Havaalanından otelinize super shuttle kullanabilirsiniz aklınızda olsun…
Sadece Amerika‘nın değil bence dünyanında başkenti. Çünkü Beyaz saray burada ve bizi ilgilendiren tüm kararlar burada alınıyor.
Tüm dünya politikasının kalbi burada atıyor.
Amerikan rüyası denilince akla ilk gelen ve dünyanın en gelişmiş şehirlerindendir.
Her yıl ortalama 20 milyon turist tarafından ziyaret ediliyor. Washington D.C. haritasına baktığınızda, şehrin ne kadar düzgün bir şekilde planlandığını gözleriniz ile görebilirsiniz.
Bulvarlar, paralel sokak ve caddeler ve şehrin görüntüsünü bozmayacak alçak binalar ilk göze çarpan mimari özelliklerdir.
Dümdüz bir şehirdir.Diğer turizm merkezi olan New York’un aksine D.C.’de hiç gökdelen yoktur.
Şehir çok ferah şöyle ki ; geniş geniş bulvarlar, kocaman meydanlar, hiç yüksek yapı yok adım başı park yeşil alan. Daha ne olsun.
Manzara bozulmasın diye gökdelene izin yok.
Washington D.C. şehri, ismini müthiş Amerikan başkanı George Washington’dan almış. Şehir Amerikalılar arasında genellikle “D.C”. veya “District” olarak bilinir, tam adı Washington D.C.’dir fakat resmi adı District of Columbia olarak geçer.
Şehir her anlamda mükemmel manzaralar sunuyor gezginlere. Ama ufak bir uyarı ; ben hayatımda bu kadar üşümedim inanın.
Kasım sonu çok çok çok soğuk. Birde üstüne yağmuru yedim parmakları bırakıyordum az daha fotoğraf sevdasına oralarda.
“Bir ağacın önünden onu sevmeden , onun var oluşundan mutluluk duymadan geçilebileceğini aklım almıyor.”
Dostoyevski
Çoğu ücretsiz müzeleri, şehrin her köşesinde yer alan sanat eserleri, mimari şaheserler olarak değerlendirilen binaları ve concept cafeleri ile bürokrat ve siyasilerin değil milyonlarca turistin akın ettiği ‘ dünyanın başkenti ‘ konumunda.
Capitol binasının hemen yanında çeşit çeşit bitkilerin sergilendiği bir botanik bahçe bulunuyor.
Giriş ücretsiz.
“ Gittiğimiz yer kadar büyür dünya. Attığımız her adımda genişler, yayılır, uzar gider. Her adımda ben daha büyük bir âlemin içinde bulurum kendimi , yalnızlığım azalır.”
Özcan Yurdalan , Bir Seyyahın Kaybolma Kılavuzu
Gayet muntazam planlanmış, görkemli cadde ve sokaklarında yürürken politikayla zerre kadar ilginiz olmasa dahi omuzlarınızda dünyanın sorumluluğunu taşıyormuş gibi adımlarınız bile ağırlaşıveriyor.
Mimari inanılmaz aklınızı başınızdan alan bir mimari diyebilirim. Binalar sizi saşkınlığa uğratacak. Bir yapı arada on ağaç hopp tekrar bir yapı yine on ağaç…sarılar turuncular kırmızılar arasında gezindiğinizi düşünsenize müthiş bir duygu.
White House, Washington D.C.’nin en eski yapılarından biridir.
Bütün Amerikan başkanlarının evi olarak bilinir. Halkın ücretsiz olarak ziyaret edebildiği tek devlet başkanı konutudur.
Yapımı için bir yarışma düzenlenmiş ve İrlandalı bir mimarın İrlanda evlerinden esinlenerek tasarladığı projesi onaylanmış.
Lincoln Memorial, 16. Başkanı olan Abraham Lincoln’ın anısına yapılmış bir anıttır. Beyaz mermerden olan anıt, Yunan tapınaklarını andırıyor sanki.1922 yılında tamamlanabilmiş.
Lincoln ‘ün ikinci kez başkan seçildiğinde yaptığı konuşması yazılı.
Anıtın diğer önemli özelliği ise ; Martin Luther King’in “ I have a dream (Bir hayalim var)…” cümlesiyle başlayan unutulmaz konuşmasını bu anıtın merdivenlerinde yapmış olmasıdır. 5 dolarlık banknotların arkasında bulunan görsel, Lincoln Memorial’a aittir.
Capitol, Senato’nun ve Temsilciler Meclisi’nin 200 yıldan fazla süredir Washington D.C.’de toplantılarını yaptıkları yapıdır.
The Mall’un doğu ucunda bulunan tarihi bina şehrin sembollerinden biri ve ABD siyasetinin kalbinin attığı yerdir.
40 dakikalık bir tur alabilir ilginç bilgiler edinebilirsiniz. 13 dakika video 27 dakika yürüyüş içeren bir kısa tur…
hemde ücretsiz kaçırmayın derim.
Bu arada ben en çok Amerika da kitapçı gezmeyi seviyorum. Önce sokakta gezerken dışarıdan mimari olarak kendini belli ediyor. Sanırsınız kütüphane. İçerde sizi kahve kokusu karşılıyor.
Sonra renk renk kitapların arasına dalın başlayın başka dünyaları hayatları düşlemeye…
The Mall’un göz bebeği olan anıt, beyaz mermerden yapılmış olan Washington Monument. Şehrin en önemli simgesi durumunda. Turistlerin kaybolmamaları için rehberlik eder.
Mall’un neresinde olursanız olun görürsünüz.
Washington D.C. ile özdeşleşmiş hemen her şey National Mall’un içindedir. Buranın en önemli özelliği ; görülecek yerlerin tamamı yürüme mesafesindedir.
Yine de Mall kapsamında gezilebilecek yer oldukça fazla olduğu için gezinizi günlere bölebilir, böylece hem daha az yorulur, hem de görülmesi gereken yerleri atlamamış olursunuz.
Yada benim gibi soğuk bir iklimde gittiyseniz müzelere kaçıp ısınabilirsiniz. Neredeyse o çevrede ki tüm kafeler de soluklandım ancak ısınabildim.
Şehir fazla geldiyse biraz yeşillik ve biraz tarih için Dupont Circle’dan yürüyerek 20 dakika uzaklıkta yer alan Georgetown’ı hararetle tavsiye ederim.
Benim otelim Dupont tarafındaydı etrafı çok canlı. Biraz buralar Nişantaşı Bağdat Caddesi kıvamında. Onsekizinci yüzyılda ingiliz göçmenler tarafından kurulmuş tarihi bir yerdir.
Washington size değişik bir yüzünü sunacak. Alışveriş kısa yürüyüş kahve tatlı yada nefis bir yemek kaçamağı yapabilirsiniz. Barlar kafeler gece gündüz eğlence butik tarzı yapılar sıralanmış. Her kafe farklı bir concept.
Evler renk renk yan yana hoppp aradan bir sincap atlıyor şaşakalıyorsunuz.
Buralarda fotoğraf makinem bildiğiniz akvaryum oldu desem. Ne yağdı anlatamam.
Haydi ne duruyorsun DÜŞ YOLLARA…
Nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar
Attila İlhan