” Yolculuk kendi içinde menzildir … Tüm ihtimallerin yattığı yer orasıdır hepsi kendi içimizdedir. “
Lozano Periler Kraliçesi
Siz para harcarken, sizi dahada zenginleştiren şey seyahat etmektir. Hep yollarda olun. Hayata sizin gibi aynı duygular ile bakan ruhlar ile yollarda karşılaşmak çok büyük bir keyif.
KATALAN BÖLGESİNİN EN BÜYÜK İKİNCİ ŞEHRİ.
Buranın zengin bir tarihi var. Bölgeye ilk olarak İberler gelmiş. Avrupa kıtasının Akdeniz’e uzanan önemli bir bölümü İber Yarımadası’dır.
Ama İber Yarımada’sı Roma kayıtlarında Hispanya olarak geçer. Bu sebeple İber Yarımadası İspanya olarak bilinir. Burada İspanya ve Portekizde bulunmaktadır. İberler, Antik çağda bugünkü İber Yarımadası’nın doğusunda ve güney doğusunda yaşamış bir halk.
Günümüzde ise İberler bu yarımadada yaşayan topluluğun yerli halkı olarak bilinir. İberler genelde izole topluluklar halinde yaşamış. Bronz ve tarımda gelişmiş bir toplum. Sonraki dönemde gelişmiş şehirleşmiş ve yüksek medeniyet seviyesine ulaşmışlar.
Ziyaretçilerine mistik bir ortam sunan kentin hikayeleri ; sizi geçmişle bugüne güzel bir bağ kurmanıza yardımcı olacak. Yahudilerin Türkiye’ye kadar uzanan yolculuğunun ilk izlerine rastlayacaksınız.
Girona benim uzun zamandır hayallerimde canlandırdığım dar sokaklı , köprülü , nehirli, meydanlı , romantik bir kent. Barselona’ya çok yakın.
Sonbaharda o güzel renklerin arasında oralarda olmak ayrı bir keyif. Ne yapıp edip bir kahve molasını bu harika kente lütfen denk getirin.
Yarım gün bile olsa burada soluklanın ve hayata mola verin derim…
Kapadokya’daki hristiyan nüfus nasıl yasaklardan korunmak için ; kayaları oyup yerin altına yerleşmişler ise yahudilerde korunabilmek için ; zorla geçebilecek darlıkta ara yollar labirent benzeri sokaklar , onlarca basamağı olan dik dik merdivenler , yüksek yüksek sağlam taş duvarlar örerek sağlamak istemişler.
Kent ; hemen girişinde kendine has evleriyle sizi karşılayacak.
Birbirine yapışık ve aynı hizada ki evler ile adeta geçmişin perdesini aralayacak , Yahudilerin yaşadığı ilk yerleşim yerlerinden birinde ki bu evler sizi hayallere daldıracak.
Genel de birbirine yakın olan evlerin bu şekilde yapılmasında ki tek amaç birbirlerinden haber alabilmek.
Evlerin çoğu restorasyonlarla o dönemden bugüne kadar gelmiş.
İspanya Kraliçesi İsabella hıristiyan kilisesi ile anlaşarak 31 Mart 1492 de ülkedeki tüm yahudilerin 2 Ağustos 1492 ye kadar ülkeyi terk etmelerini istemesi üzerine 300 bin İspanya Yahudisini zor günler beklemiş.
Girona’daki yahudiler de bundan nasibini almış. İspanya’dan atılmamak için din değiştiren ya da o şekilde görünen yahudiler, ”getto” laşmak durumunda kalmışlar.
Getto ; yahudilerin yerleştirildikleri ve gereksinimlerini başka yere gitmeden karşılayabildikleri mahallelerdir. Kimi buraya gönüllü kimi zorunlu olarak yerleşmiş.
Bugün Türkiye’de bulunan yahudi nufüsunun bir bölümü o dönemden gelme.
1492 yılında yahudiler İspanya’dan sürülmek istediğinde onlara kapısını açan tek ülke Osmanlı İmparatorluğu olmuş. II. Beyazıt İspanya’ya gemiler yollamış ve istenmeyen bu halkı Türkiye’ye davet ederek getirtmiş.
Eskiden yahudilerin yaşadığı şehir mistik bir havaya sahip. Yahudi mahallelerini mutlaka gezin.
Sokaklarında gezerken ara yollarda kaybolurken tarihi bir dönemde yaşıyor hissi vermesini çok sevdim. Yüksek duvarlarda göreceğiniz pencere tarzı boşluklar illa dikkatinizi çekecektir.
Tevratlarını oralarda muhafaza ediyorlarmış.
Bu yahudi mahallesi Avrupa’da en iyi korunmuş olan yahudi bölgelerindendir. Bugün Girona’ya turist akını olmaktadır.
Burada bir zamanlar yahudiler bulunmuş ve daha sonra göç etmişler çok az bir kısmı geri dönmüş. Daracık yolları ve farklı mimarisi ile tarihi bir kent.
Kimi evler zemin kattan yukarı kata doğru genişleyerek yapılmış. Bunlara “Hamile Evler” ismi verilmiş. Eyfel Kulesini yapan Gustave Eifell’in Eyfel Kulesi’nden önce yaptığı çelik bir köprü de burada bulunmaktadır.
Küçük bir tavsiyede bulunmak istiyorum ; köprüden şehri bölen Onyar Nehrine gidin.
Nehrin iki yakasına dizilmiş pastel tonlardaki evlerin görüntülerinin suya yansıması,su ve ışığın dansı ve kentte ki masalımsı atmosferi hissedin.
Bu haliyle hem biraz romantik Floransa hem aşıklar şehri Venedik hatırınıza düşecek. Birbirinden güzel renklere boyanmış evler suların içinden fırlamış renk renk çiçeklere benzemiş.
İçinden nehir geçen kentlerin daha masalımsı olduğunu birkez daha fark ediyorum.
Hele o nehirler köprüler ile süslenmiş ise.
Dar ve ara sokaklarda tüm günü yaşayarak hissederek geçirin. Ara yollar o kadar dar ki iki kişi zor geçersiniz.
Ama hepsi birer açık hava müzesini andırıyor.
Sergiler müzeler…
Kendinize bir gün hediye edin ve dar yollarda kenti yaşayarak geçirin. Nehrin iki yakasında bulunan binaların renkleri sımsıcak.
Manzara adeta bir yağlı boya tablosu kıvamında.
Burada bir fotoğraf molası verin derim.
Nikos Kazancakis’in Zorba romanında geçer : “Dünyada çiçek, çocuk ve kuş olduğu sürece korkma ; her şey yolunda demektir.”
Şehri gezerken bir köprüden geçiyorsunuz. Köprünün adı ‘’ Aslanlı Köprü ” ama ilk bakışta bir aslan göremedim doğrusu.
Köprünün sonunda önce bir meydan sonra da Antik Girona olarak tanımlanan bir bölge çıkıyor karşınıza. Dar sokaklar ara yollar yüzyıllarca Yahudi nüfusunu barındıran gettosunun başlangıç noktası.
Labirent gibi sokaklarda kaybolmuş gibi hissediyorsunuz kendinizi.
Meydanın sağında ise bir direk ve ona tırmanan aslan heykeli bulunuyor.
1492 den sonra burada Yahudi mahallelerinde yaşamak durumunda kalan yahudiler ; genelde dikkat çekmemek için kendilerine kapalı bir yaşam oluşturmuşlar.
Bu şekilde kendilerini korumaya almışlar. İşte ; o aslan maskotu, yalnız gettoda yaşayanların bildiği bir parola gibi orada durmakta.
Nehri geçenler, mahalleye girmeden aslanın poposunu öpüyorlarsa bizdendir öpmüyorlarsa bizden değildir yabancıdır demek. Ve hemen önlemlerini alıyorlar.
Yani direğe tırmanan aslan güvenlik parolası.
Bugün ise ; aslanın poposunu öpenlerin tekrar Girona’ya gelebilme şanslarının olduğuna inanılıyor….
BEN ÖPTÜM :)) belli mi olur bakarsınız bu tarihi ve romantik şehre tekrar gelirim…
Ayının poposunu öptüm bolluk bereket benimdir :)))
Kent ; dünyaca ünlü Game of Thrones dizisine ev sahipliği yapmış. Diziyinin takipçileri ; Girona Katedrali’nin önündeki merdiveni görünce gözlerinde sahneler canlanacak.
Turistlerin yoğun ilgisi var bu noktaya. Dizinin mekanları sadece bu merdivenler değil. Kentin eski sokaklarında pek çok farklı sahneler çekilmiş durumda.
Merdivenlerin başında yer alan katedral ise sizi bütün görkemi ile karşılıyor. Katedralin yapımına 11. yüzyılda başlanmış.
“Ağaç maziyi istikbale bağlar, size sabrı öğretir, beraber yaşamanın , birbirine faydalı olmanın zevkini verir.”
Lev Tolstoy
Ufak tefek yollarda sevimli minik dükkanlar var. Atlamayın sakın dalın birine.İçerisi renk renk seramikler ile dolu. Bende iki tane kaptım. Lezzetli şaraplarda tadın.
GİRONA LABİRENT SOKAKLARI VE MİSTİK HAVASI İLE SİZİN ONU KEŞFETMENİZİ BEKLİYOR…
