” Düşlerine layık ol ”
Octavio Paz
Aslında hakkında yazılmadık yazı şiir makale hikaye kalmayan şehir desem pek çoğumuzun aklına PARİS zaten gelir diye düşünüyorum…
Özellikle gece manzaralar ışık gösterileri sayesinde inanılmaz oluyor…
İnternette sonsuz bilgi var bu şehirle ilgili ben o yüzden genel izlenimlerimi aktarmak istedim.
En az 3 gece ayırmanızı öneririm.
Sadece Fransa’ nın değil Avrupa’ nın başkenti belkide dünyanın başkenti denilebilir.
Herkesin görmek istediği şehir.
Gezmek değil aslında doya doya yaşamak gerek bu şehri.
Bol bol gülümseyin derim çünkü Pariste ‘siniz.
Bonjour, sibuple, merci demeyi ihmal etmeyin.
Çevrenizdekilere nazik davranın.
Bence Fransızlar cana yakınlar.
Bu şehre kalbini kaptıran çok.
Bir şairin yada bir yönetmenin hayallerini süslemesi gayet doğal.
Entellektüellerin ve zanaatkarların kenti denmesi hepimiz için gayet doğal.
Nazik kibar zarif.
Sokakları arşınladıktan sonra daha iyi anladım ki kent her gezgine ilham veriyor.
Bu büyülü kenti gezdikten sonra kaleme almamak mümkün mü ?
Kentte toplam 3800 tarihi eser bulunur.
Seine nehri üzerine kurulmuştur.
Sahip olduğu sanat ve kültür birikimi dışında kent dünyanın en önemli ekonomik merkezlerdendir.
Yapılan bir araştırma Paris ; Londra’dan sonra Avrupa’nın en büyük 2.dünyanın en büyük 6. ekonomisine sahiptir.
Tolstoy Rusya’daki bir arkadaşına yazdığı mektup da şöyle der “ Azizim, bu şehir ne zaman benim üzerimde tesir etmez hale gelecektir ”
2010 yılında bir araştırmaya göre ; Paris yaşanabilir en pahalı kent seçilmiştir.
Yıllık ortalama 30 milyon ziyaretçisi ile şehirde hayat oldukça pahalıdır.
”İnsan, insan ırkının bir üyesi olduğu için şiir okur ve insan ırkı tutkuyla doludur ! Tıp, hukuk, bankacılık, bunlar hayatı devam ettirmek için gereklidir..
Ama şiir,aşk, sevgi, güzellik…Bunlar da bizim yaşama nedenlerimiz !”
Ölü Ozanlar Derneği
Eğer buraya 3-4 gün için geliyorsanız çarşamba gelin pazar dönün.
Yaşam genelde diğer Avrupa kentlerinde olduğu gibi durmuş olduğu için boşuna sinirlerinizi harap etmeyin derim.
Pazar günü evinizde olun.
Fransa deyince ilk akla gelenler ; ”Fransızlar ingilizce bilir konuşmaz” ve ”kaba davranışlar” gibi.
Ben böyle olaylara şahit olmadım inanın bilemiyorum.
Paris demek kuyruk demek.
Yılda 42 milyon turist ağarlayan bir kenttesiniz unutmayın.
Her gittiğimde aynı manzaralar diyebilirim.
Konaklama seçeneği çok fazla olan bir kent.
Ama bütçe çok önemli.
Ve genelde eski oteller.
Fazla hizmet beklemeyin.
Yıldız sayısına da asla kanmayın.
Bir yıldız atarak düşünün.
Yanınızda çocuk var ise ufak bir tavsiye ; Louvre alanında ki atlı karıncaya gidin.
Orada yemek yiyip ,ördekler ile oynayın. Çocuklar çok eğleniyor.
Kyriad Hotel çok sık kampanya yapıyor geceliği 17 euroya yakalarsanız hemen alın.
Sen Nehrine 15 dakika yürüme mesafesinde.
Ama hotelden fazla bir beklentiniz olmasın.
Kahvaltı kısıtlı odalar çok ufak.
Çok yakınında super market var aklınızda olsun.
Başka bir otel tavsiyem daha var.
Normandy Hotel müzeler bölgesine yürüme mesafesinde.
4 yıldızlı. Geceliği 50 euro gibi.
Bütçeniz uygunsa güzel bir seçenek olabilir.
Pek çok kişinin Paris ‘i sanırım Eyfel Kulesinden başlıyor. Hele de gece ışıl ışılken.
Sokaklar hep mi güzel kokar valla kokuyor.
Parfümün en çok kullanıldığı ve günümüzde üretildiği yer ise Fransa.
Ara sokaklarda ki kafeler de kahve içmek şık insanları izlemek kitap okumak tarifsiz.
Paris müthiş bir tabela kenti. Harita alsanızda olur almasanızda.
İstanbul gibi tek yön yerleşimi mevcut. Kaybolma riskiniz bence yok.
Eyfel ‘e muhakkak çıkın bence.2-3 saat harcarsınız ama değer.
Asansörü mevcut ve manzara mükemmel. Üç kattan oluşuyor.
Kişi başı 12 euro ama değer. Müze salı günleri kapalı.
Paris dünyaca ünlü müzelere sahip.
Sanatseverler için adeta bir sanat merkezi gibi.
Siz de bir sanat severseniz bu gezinizde görülecek en güzel yerlerden bir diğeri Louvre Müzesi’dir.
Özellikle sezonda müze kuyruklarına hazırlıklı olun.
En az 1 gününüzü buraya ayırın.
Orsay müzesi Paris’in çok önemli müzelerinden.
Eski tren garı müze haline gelmiş.
Seine nehri kenarında yürürken buraya uğramayı ihmal etmeyin derim.
Paris’te güneşin batışı yaz aylarında 21:30.
Eyfel Kulesi’ni sevmediğini sık sık dile getiren Fransız yazar Guy de Maupassant , kulenin içindeki kafe de otururken görülür.
Bu kadar nefret ettiği bir yerde ne işi olduğunu soranlara verdiği cevap ise:
“Bu lanet demir yığınını Paris’te görmediğim tek yer burası.”
Concorde Meydanı’nın hemen gerisinde Jardin des Tuileries diye bir park var.
Yolunuzu düşürün bu tarafa ve park neymiş nasıl oluyormuş bir görün derim.
Parkın bir ucunda Concorde meydanı diğer ucunda ise Louvre müzesi bulunuyor.
Notre Dam Kilisesi’ ne geldiniz mi Paris’ e gelmişsiniz demektir.
Paris ilk olarak burada kurulmuş. Yapımı 14. yüzyılda tamamlanmış.
İncil’ de anlatılan hikayelerin bulunduğu kabartmalar ve göz alıcı vitraylar içerde sizi bekliyor.
Giriş ücretsiz.
Bir mum 5 Euro hatırlatmak isterim.
Seine nehri Paris’e güzellik katan bir nehir.
Çevresinde yürüyün , hediyelik eşyalara bakın, bol bol fotoğraf çekin.
Nehir turuna katılın ki güzelliği iyice hissedin. Kişi başı 13 euro.
Yemekli olan turlarda var ve fiyatları 25 euro civarı.
Turun başlangıç durağı Pont Neuf, Notre Dame’a çok yakın.
Versay Sarayı Fransız şatosudur.
Sarayın ilk binasının yapımına 1661’de başlanmış daha sonra değişik zamanlarda genişlemiş.
Saray, bugün müze olarak kullanılmaktadır.
Saray çok geniş planlanmış olması açısından tipik Fransızdır.
İtalya, Almanya ve İngiltere’de siyasi ortamlar değişik olduğundan dolayı için Versay Sarayı tarzı saraylar uzun süre yapılamadı.
Yemek işini ben şöyle çözdüm ; monoprix yani ünlü bir market zinciri var.
Her yerde bulunuyor. Peynirli sandviç ufak boy şarap doğru parka. Hem istediğiniz manzara eşliğinde keyifli yemek yiyin hemde ekonomi yapın.
25 Euro lokanta – 15 Euro steak – 7.5 Euro McDonalds ortalama rakamlar.
Ressamlar tepesinde şirin bir mekan var. Adı La Crema İllere.
Bahçesi çok şeker. Soğan çorbası sebzeli makarna maden suyu 20 euro ödedim.
Uzun mesafeler için metro kullanın tabi ama bu kent yürünerek keşfedilen hissedilen kentlerden.
Kaldırıma dağılmış boyalar fırçalar Montmartre ‘de normal birgün.
Ressamlar ise turist avında.
Ufak tabure var ona oturuyorsunuz poz veriyorsunuz ve gerisi ressama kalmış.
Vaktiniz varsa güzel bir hatıra için sizde bir tabureye oturabilirsiniz.
Eski olduğu kadarda keyifli bir kitapçı var burada.
Shakespeare’s & Co. Seine Nehri’nin hemen kenarında.
İki katlı olan bu kitapçı hem sahaf hem kütüphane.
Yolunuz düşerse uğramanızı tavsiye ederim.
Bu şehri sevmek için ; Eyfel Kulesinin etrafında zaman geçirmek , Champs-Elysses’ de dükkanları gezmek , Montmarte’ de bir cafede arkadaşlarınızla oturup şarap içmek , her sokağı her ara yolu hissetmek gerek.
Bu büyülü kentin kollarına bırakın kendinizi bir gece ve mücevher gibi parlayan o güzelim Eyfel ‘e son bakış atmadan da ayrılmayın.
Her halukarda Paris bir şenliktir gezgin olana…
Mehtap hanım hem komşunuz hem takipciniz oldum..gezi yorumlarınızı beğendim..çok yönlü fikir edinilebiliyor..
Seyahatten çıkmadan önce yazılarınıza göz atmak gerek..
Sırada neresi var..
Beni tanıdınız mı?
tabi tanıdım çok teşekkürler bayramda endülüs inşallah sevgiler
Güzel bir blog olmuş elinize kolunuza sağlık.açıklayıcı bilgiler ile muhteşem bir blog yapmışınız..?
Paris’den daha 4-5 gün önce döndük. İnsanların Paris’i Eyfel kulesinden ibaret sanmasını anlayamadım. O kadar çok gezip görülecek yer var ki 🙂
Gidecek arkadaşlara tavsiyem sokak sokak yürüyerek dolaşmaları ?