Bir gün
Çok bunalırsan
Deniz dibinde, yosunlara takılmış gibi
soluksuz…
Sakın unutma gökyüzüne bakmayı
Gökyüzü senindir
Gökyüzü herkesindir.
Zülfü Livaneli
Bulgaristan’ın başkenti olan SOFYA oldukça ucuz bir kent.
Uçak bileti uzun zaman takip ettiğim halde uygun denk düşmeyince bende otobüs ile gittim.
Hazır vizem varken hem yakın hem ucuz bir ülkeye gitme fikri vardı kafamda.
İlk aklıma Bulgaristan geldi.
Osmanlı izlerini hala görebileceğiniz bir kenttesiniz.
Parklarını özellikle de sonbahar döneminde görmelisiniz.
SOFYA kelime anlamı olarak bilgelik demekmiş.
SOFYA dağları , nehirleri , doğası ile cazibe merkezi olmuş.
Avrupa’da nüfusu en hızlı azalan ülkelerden…
Çok göç alıyor.
Nüfus Ortodoks Hristiyan.
Ülke nüfusunun yaklaşık %10’unu Türkler oluşturmakta.
Bulgarca ana dil olan ülkede , Türkçe ve Romanca da konuşuluyor.
Kentin nüfusu aşağı yukarı 1,3 milyon.
Avrupa’nın en büyük 16. ülkesi.
Hem ekonomik hem de yakınlığı ile bizim için ideal bir nokta.
Kapıkule sınır kapısını geçtikten sonra 8 saat kadar bir yol sizi bekliyor.
2007 ‘de AB ‘ye katılmış.
Tarihi dokusu ve kültürü ile Sofya güzel bir hafta sonu kaçamağı.
Bana dolu dolu tam bir gün yetti bu şehirde.
Bu tarihi kentin ara sokaklarında dolaşıp, geçmişi izleyip , meydanlarında soluklanıp keyifli bir gün geçirebilirsiniz.
Şehirde çeşmelerden akan sular içilebilir.
Gündüz de akşamda sokaklar genelde sakin.
Fırsat bulursanız Vitosha Dağına çıkın ve manzara izleyin derim.
Kentin her köşesinde Sovyet izleri var.
Ben 29 ekimde gittim. Balkanlardan gelen soğuk hava dalgası kendini gösteriyor.
Dikkatli olun giyim konusunda. Güneşe çok aldanmayın HAVA SOĞUK.
Kentin tarihi M.Ö 5. yüzyıla kadar dayanıyor.
Vitusha Caddesi oldukça hareketli ve etrafındaki ara yollar sizi tarih ile buluşturuyor.
Geniş bulvarlar raylı sistem sanırım Sovyetlerin , Doğu Blok ülkelerine hatırası olarak bulunuyor.
Ekonomileri pek iyi değil. Günlük yaşamın içinde hissediyorsunuz zaten.
Blok mimari ve tramvay sistemi her yerde.
Antika pazarı Alexander Nevsky Katedrali’nin karşısındaki parkta her gün var bir göz atın derim. Ben magnet aldım.
Levam yoktu euro ile ödedim.
Gece kısa da olsa bir yürüyüş ile ışıklar içindeki başkenti bir görün.
Gece dışarı çıkarken isterseniz bir kat daha üstünüze giyinin.
Alexandr Nevsky Katedrali ; 93 savaşında ölenlerin anısına dikilmiş.Adeta şehrin simgesi konumunda.
Kaşkaval peyniri et ve alkol en çok alınanların başında geliyor. Et çok yemediğim için almadım. Alkol ile de hiç aram yok. Peynir aldım. Lokal marketlerden almanızı öneririm.
Ufak bir önerim daha olacak ; Bulgaristan’ın gülü çok meşhur. Güllü kremleri var. El kremlerinden çantanızda yer varsa bir iki tane alabilirsiniz.
İklim çeşitliliğinden sanırım çok değişik ürünler yetişmiş burada. Çok çok güzel çorbalar var aklınızda olsun.
Hostel gecelik konaklama 19 tl civarı oteller ise 60 tl gibi.
Dedim ya ekonomik bir hafta sonu kaçamağı.
“ Mesele son durağının neresi olduğu değil , nasıl anıların ve yaşanmışlıkların olduğudur ”
Penelope Riley
Bulgaristan Avrupa Birliği üyesi ama para birimi Euro değil Leva.
Sofya’da trafiğe kapalı bazı caddeleri kafeler ile akşam saatleri biraz hareketleniyor.
Burada kendimi hep 90 ‘larda gibi hissettim.
Zaman makinasız geri dönüşler için seyahat ne güzel bir yol sık sık düşündüm.
Zaman makinesine ihtiyaç yok , 90’lar ruhunu yaşamak gözlerinle görmek mi istiyorsun
HADİ SOFYA’YA…
Sofya sizinde yazınızda bahsettiğiniz gibi gerçekten güzel bir şehir.Sofya’ya yaklaşık 2 saat uzaklıkta olan Rila dağındaki buzul gölleri ve Rila manastırı da görülmesi gereken yerlerden birkaçı.