Amin Maalouf Afrikalı Leo kitabında ” uzaklara gitmek , denizler , sınırlar , ülkeler , inançlar aşmak fırsatı çıktığı zaman hiç duraksama ” demiş.
Bende fazla düşünmeden attım kendimi yollara.
İstanbul kökenli İskenderiye doğumlu Konstantinos Kavafis’in söylediği “ Bu kent bir gün mutlaka arkanızdan gelecektir ” sözü ne kadar da anlamlı değil mi?
Lübnan sahilleri leziz yemekleri katman katman tarihi bitki örtüsü ile sizi Akdeniz’e çağırıyor.
Amin Maalouf , Halil Cibran , Feyruz denilince ilk akla gelen coğrafya…
Kışları ılık havayı seven ve 40 metre yüksekliğe ulaşabilen sedir ağaçları o kadar mühim ki ulusal sembol olarak kabullenmiş ve Lübnan bayrağında dalgalanmaktadır.
Fenikelileri denizlerin en büyüğü yapan da yine aynı ağaçlardan yaptıkları gemilerdi.
Sonraki dönemlerde de sedirler değerli bir ticari malzeme olmuş.
Lübnanda olduğunuz zaman boyunca sizi tarihi atmosfer cömert tabiat ve dillere destan kültür mirası peşinizi hiç bırakmıyor.
Kiliseler ve camiler yan yana…
Fenikelilerin yurdu olan bu topraklar Akdeniz kültürünün beşiği. Lübnan buram buram Akdeniz kokuyor.
Burayı içinize sindirebilmek için biraz zaman harcamanız gerek.
Ara sokaklara dalmalı yaşamları görmeli ” sahne arkası ” hissedilmeli.
Nüfusun % 83 ‘ü Arap , Lübnan Araplarının % 63 ‘ü Müslüman , % 8 ‘i Dürzi , kalan kesim ise Maruni Hristiyanıdır.
İnsan hem zengin hem güzel olunca nasıl peşinden koşan da çok olursa işte Lübnan da aynı öyle olmuş. Belalısı çok.
M.Ö 7000 den beri yerleşim olan bölgede tarih katmanlaşmış ve izleri görebileceğiniz ender yerlerden.
Doğu Akdeniz ve Orta Doğu ülkesidir.
Burada çöl yok.
Dinler ve kültürler başka başka.
Bu toprakları gezmeye başlamadan önce ; Amin Maalof’un Doğudan Uzakta kitabını okumanızı Feyruz dinlemenizi Batı Beyrut filmini izlemenizi öneririm.
Gizemli topraklar belki size daha farklı görünür bu şekilde.
‘’ Gezerken aklımın evine vardım ‘’
Aşık Veysel
1975 – 1991 yılları arasında iç savaş olan bu bölgeyi yakından anlayabilmek için biraz tarihine bakalım.
Zamanın tüccarı Fenikeliler Akdeniz kıyılarında yaşamışlar o dönemlerde.
İlk camı ve alfabeyi insanlığa hediye eden bu yetenekli denizciler bugünde Lübnan bayrağın da olan sedir ağaçları ile tekneler yaparak Gine sahillerine kadar ulaşmışlar.
Asurlular , Babilliler , Persler , Romalılar Lübnan ‘a sahip çıkmışlar. İslam orduları gelince bölgeye Araplar gelmiş. Dürziler ise 11. yüzyılda güneyden gelmişler buralara.
Yavuz Sultan Selim Lübnan ‘ ı Osmanlı sancağı yapınca bölge çok kalkınmış ve refah düzeyi artmış göç çok almış.
Hristiyan nüfus da bu şekilde artmış.
İç savaş maalesef Orta Doğu ‘nun Paris’ i Beyrut ‘u enkaz haline getirmiş.
Jeopolitik nedenlerden dolayı hep gelişmiş refah düzeyi hep yükselmiş.
Ama bu güzelim ülke pek çok kere bombalarla param parça olmuş.
Lübnan ‘ın güzelliklerini anlamak için Beyrut ‘un dışına çıkmak Beyrut ‘un güzelliklerini anlamak için de ara yollara dalmak gerek.
Güzellikler sürprizler say say bitmez.
Görülmesi yapılması yaşanması gerek çok şey var. Yaraları yavaş yavaş saran başkent küllerinden yeniden doğuyor.
Beyrut 5000 bin yıllık bir tarihi olduğu zannedilen kadim şehirlerden. Nüfusu 1,5 milyon civarı. İçinde çok medeniyet barındırmış.
Müzeler marina bölgesi El Hamra caddesi cıvıl cıvıl sokaklar hareketli cafeleri. Beyrut Amerikan Üniversite ‘si tarih kimya Orta Doğu dillerinde oldukça başarılı.
Kampüsü de çok güzel.
En soğuk dönemde bile 18 derece.
Kenti Güvercin Kayalıklarını görerek başlayabilirsiniz.
Beyrut konaklama ortalama gecelik 50 $ gibi düşünebiliriz.
Her yere yürüyerek gidebilirsiniz. Toplu taşım az.
Günü birlik geziler ile tüm çevreyi gezebilirsiniz.
Şoförlü araç kiraları ortalama 100 $ civarı.
Oteller bu konuda yardımcı oluyor.
2009 yılında Dünya’nın 7 harikası adayı Jeita Mağarasını mutlaka görün kayıklar ile içini gezin müthiş. 2 bölümden oluşuyor.
Üst kısımda aşağı izleyip su seviyesini görebiliyorsunuz.
Alt bölüm ise sandalla geziliyor. Kireç taşı kayalardan damlayan sular ışıklandırma ile çok hoş görüntüler eşliğinde geziyorsunuz.
Hava sıcak olduğu için tren ile indim aşağı.
Byblos Lübnan ‘ın kuzeyinde kalan bir Fenike limanı. Sıcak havada bunalınca burada soluklanıp bir bira yada limonata içebilirsiniz bence çok seveceksiniz.
Lübnan ‘ın incisi diyenler ne kadar haklı. Çok çok şirin bir sahil kenti. Kıyıdan başlayıp dağlara doğru yükseliyor. Aralıksız yerleşimin sürdüğü en eski kentlerden biri olarak kabul edilmiş. Tarihi doku çok iyi korunmuş.
Mevcut ismi Yunanlılar tarafından verilmiş. Her daim ticaret merkezi olmuş.
Unesco dünya miras listesinde.
Beyrut ‘a 37 km.
Araya araya Halil Cibran ‘dan bir iz buldum…
Baalbek Fenikeliler tarafından yapılmış. Çok etkileyici bir yer. Beka Vadisinde yer alıyor.
Günlük tur alıp burayı detaylı gezebilirsiniz. Roma hakimiyetinde Güneş Tanrısı adına inşa edilen mabed nedeni ile Güneş Şehir adını almış.
1984 yılında bu güzelliğin farkına varılmış ve Unesco koruma altına alımış.
Anjar ‘ı görmenizi tavsiye ederim. Tam gün aldığınız tur ile iki arkeolojik bölgeyi de rahat rahat gezebilirsiniz.
Emevilerden kalmış. Beyrut ‘a 58 km uzaklıkta bu bölge. Emevi dönemine ait şehir planlamacılığının eşsiz örneği kabul edilmiş. Girişte ufak bir dükkan var.
İşletmecisi ermeni bir hanım. Kendi yaptığı gümüş takıları satıyor aklınızda olsun belki uğrarsınız.
Yemekler müthiş ötesi. Hele mezeler parmaklara dikkat. Yemek kültürü ile kalbimi ayrıca fethetti.
Ama buralara yolunuz düşerse ONNO isimli mekanı ziyaret etmenizi özellikle tavsiye ederim. Ermeni yemekleri damak çatlatıyor.
Mekan El Hamra caddesinde. Alkol almadan mezeler bir kaç ara sıcak kahve tatlı keyfi le 25 dolar gibi adam başı.
Şaraplar da çok güzel ben en çok Ksara markasını sevdim.
Bağlar için tur alıp gezebilirsiniz. Mağarada saklanıyor fıçılar. 2 şişe aldım.
Lübnan rakısı arak için bir şey demiyim alkolle pek aram yok çünkü.
Dansözlü bir eğlenceye katılmanızı öneririm.
Lübnan yazısının son dizeleri Feyruz dan gelsin istedim…
selam sana yüreğimin derinliklerinden
ey beyrut!
kabul edin bu selamımı, ey denizler, evler
ve eski denizlerin yeni yüzü çöller…
o ki
benim halkımın hamurundan yoğrulmuştur,
ekmeğim, içkim, yaseminim…
ateşin ve dumanın tadı nasıl oldu?
beyrut! seni terk eden delidir,
ey beyrut!
el üstünde tutulacak şehirsin sen
ey beyrut!
kapısını kapattı beyrut;
kendisini sabah akşam el üstünde tutacak
ve güzel günlere taşıyacak insanlara
sonra bir başına kaldı sabah akşam
ve gecelerde…
benimsin sen ey beyrut!
benimsin
halkımın kanayan yarası,
analarımın akan gözyaşısın.
benimsin sen ey beyrut!
benimsin…
Bir ay önce bnde Beyrut’daydım.Aynı yerleri gezmişiz.Bende Maalof’un kitaplarını okudukdan sonra böyle bir gezi planladım.Semerkant’ı okudukdan sonra kuzeydoğu İran’a arabamla gitmeyi çok istiyorum.Önümüzdeki aylarda Ömer Hayyam’ın yaşadığı yerleri görmeyi planlıyorum.Sevgilerimle.
ne güzel yapmışsınız hep yollarda olun sevgıler
Ben hanıma gidelim dedim. Orası güvenli değildir dedi. Sizin görüşünüz nedir?
Hiçbir sıkıntı yok rahat rahat gezin sadece yazın çok sıcak olur dıkkat edın ıyı yolculuklar