” Ey kör ! Aç gözünü de düşlerden uyan. Simurg`u göremesen de bari küçük bir serçeyi gör. Kaf Dağına varamasan bile hiç olmazsa evinden çıkıp kırlara açıl ; böcekleri ,kuşları ,çiçekleri ve tepeleri seyret. Bırak dünyanın haritasını yapmayı ! Daha hayattayken bir taşı bir taşın üstüne koy. Gülleri ve bülbülleri göremeyip gün boyu evinde oturan adam Dünyanın kendisini hiç görebilir mi ?…”
İhsan Oktay Anar, Puslu Kıtalar Atlası
Cenova ; bir ressamın fırçasından çıkmışcasına pastel tonları ile insanı büyüleyen , limanı ile sizi kendine hayran eden , yemekleri ile kalbinizi fetheden kentlerin başında gelebilir dikkat edin.
Bugüne kadar ihmal ettiyseniz bence bir şans verin Genova bunu hak ediyor.
Sanatın , müziğin , gastronominin başkenti konumunda.
Kentin tarihi 5,6, yüzyıla kadar gider.Ceneviz ‘in başkenti olan Genova ; ünlü kaşif Kristof Kolomb ‘un doğduğu topraklar olarak bilinir.
Cenova ‘nın kelime anlamı ” diz ”.
İnsanın diz kapağına benzerliği yüzünden bu adı almış.
Ticaret limanı olduğu için kent pek çok kültürle iç içe bulunmuş.
İtalya ‘nın en büyük Avrupa ‘nın da en büyük limanlarındandır.
Denizcilik Müzesi bunun önemli göstergelerinden.
Kentin en turistik etkinliği Unesco Dünya Kültürel miras listesinde olan Garibaldi Caddesinde bulunan binalar büyüleyici.
Avrupa ‘nın en büyük akvaryumlarından birini de gezebilirsiniz.
2004 yılında Avrupa Kültür başkenti seçilmiş.
Cenova Katedrali , Ferrari Meydanı , Garibaldi Caddesi , Kristof Kolomb ‘un evi önemli turistik noktalar.
İtalya denince ilk akla gelmeyen kentlerden olsa da ; Ligurya ‘nın güzelliği leziz yemekleri ile gezginlerin kalbini kazanmakta zorlanmıyor.
Kentin her yerinde denizcilik ruhu da hissediliyor.
Her kentte tüm yolların buluştuğu meydanlar vardır hani , işte o önemli görev Cenova’da Piazza de Ferrari’nin.
Fıskiyelerden fışkıran pembe suların sesi uzaklardan bile duyuluyor.
Meydanı dolduran insanlar ise bu meydana canlılık katıyor.
Yeşil panjurlar , sarı pastel tonlar , kendine has daracık sokaklar , pesto sosun ana vatanı ; aceleci ve asi ruhuyla büyük kent havasında.
Yola Portofino , Cinque Terre için çıktıysanız yolunuz Cenova ‘ya zaten illa düşecek.
Rotanız tamamen Cenova ise burda kaldığınız sürenin tamamı sofralarda geçebilir aklınızda olsun.
Burayı gezdikçe ara yollara girdikçe keşfettikçe hücrelerinize işleyecek ve daha çok seveceksiniz.
Kentin tamamı bir dağa sırtını yaslamış gibi duruyor.
Şehrin merkezi , dağlar derken tanıdık yerler buralar diyorsunuz.
Galata Kulesi ve etrafındaki yapıları Cenovalılar yaptığı için belkide.
“Oturma ve bekleme…
Dışarı çık oradan , hayatı hisset.
Güneşe dokun ve denize dal….”
Rumi
Avrupa’da ‘tarihi şehir merkezi” en büyük kent Cenova biliyor muydunuz ?
Daracık sokakları, geçitleri ve onların bağlandığı minicik meydanları bulunuyor.
Yürümek çok ama çok zevkli.
Üstü açık otobüsler ile 13,50 euroya alacağınız bilet ile tüm kent sizin.
Garibaldi Caddesinde mimariyi gözlerinizle görüp kaybolabilirsiniz.
Ferrari Meydanında keyif yapabilirsiniz.
Eski liman bölgesinde güneşi batırabilirsiniz.
Sahil de ; Roman Polanski’nin 1986 yapımı Korsanlar filmi için özel olarak yaptırılmış gemisi var şimdi ise müze.
Orta Çağ’dan kalan deniz feneri Torre Della Lanterna liman bölgesinin önemli tarihi yapılardan.
1543 yılında restorasyonu tamamlanan fenerin aydınlatabildiği alan 52 kilometre.
San Lorenzo Katedrali siyah beyaz çizgili ön cephesi ile Gotik mimarinin izlerini taşır.
Genele bakarsanız Romanesk ve Barok unsurlara kadar çeşitli mimari özelliklere sahip. Cenova’nın koruyucu azizi olan Vaftizci Yahya’ya ithaf edilmiş.
Merdivenler ise Cenova’ya gelen turistler için güzel bir dinlenme ve buluşma noktası.
Soluklanmak için oturun ve sokak sanatçılarının keyifli performanslarını izleyin.
LEZİZ CENOVA
Kültürel zenginliklerin yanında yemekler damak çatlatan cinsten gerçekten.
Ayak üstü lezzetler olarak nohut unundan yapılan farklı çeşitleri olan hamur işi ” focaccia ” mutlaka denenmeli.
Kızartma büfelerinden ” take – away ” ile atıştırma da yapabilirsiniz.
Restaurant aramak istemeyebilirsiniz çünkü.
Fasulye , patates ve pesto sos sık rastlanan lezzetlerden.
Fratelli Klainguti ; kahve keyfi için harika bir durak.
1 euro espresso aklınızda olsun.
Kıyıdan limana doğru dönüp sol tarafa yürürseniz yol boyu birçok restoran var yan yana sıralanmış.
Mercato Orientale atlanılmaması gereken bir pazar yeri.
Bence pazarlar kentin insanlarını , dokuyu , kokuyu ,yeme içme kültürünü anlamak için müze gibi yerlerden.
Sıcak ve samimi kentin gezdikçe leziz yemekleri tattıkça daha bir sevdim güzel günler için kendisine çok teşekkür ediyorum.
NE DİYELİM ” YOLLARDA HAYAT VAR ”
Ucuz uçuşlar için turna.com sitesini takip edebilirsiniz. Kampanyalara göz atmanızı tavsiye ederim.
Güzel bilgi paylaşımı olmuş.