” Hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz.
Bu nedenle en iyisi onun söylediklerini dinlemek ”
Simyacı Paulo Coelho
Üç Baltık ülkesinin en küçüğü olan ESTONYA…
Estonya ile ilgili ilginizi çekeceğini düşündüğüm bilgiler ile başlamak istiyorum.
2005 ‘de dünya da ilk elektronik oylama sistemini kullanmış ülkedir.
Hotmail ve skype ‘nin çıkış noktası olan ülke de tüm okullarının internete bağlandığı ilk ülkedir.
Bazıları Baltıkların Silikon Vadisi diye isimlendiriyor.
Tallinn’in surlarla çevrili tarihi bölümü UNESCO koruması altına alınmıştır.
Ülke nüfusundan daha fazla turist alan ender ülkelerdendir.
Ülkeye ait 2.355 ada , 1.400 göl , uzunluğu 100 km ‘yi geçen 10 tane nehir bulunmaktadır.
Estonya ilk Noel ağacının doğduğu yerdir.
İlk kez 1441 ‘de tüccarların kadınlarla yaptığı yılbaşı kutlaması sırasında süslenmiş ve gecenin sonunda ateşe verilmiş.
Ülke dünyadaki en az dini ülkelerden biri.
2005 ‘de ki bir ankette ; nüfusunun sadece % 16’sının bir takım inançlara sahip olduğu bulunmuş.
Dünya’da nefes alabileceğiniz en temiz ülkelerdendir.
Ülkenin yaklaşık% 50’si ormanlarla kaplı ve %22’si tarım alanı.
Avrupa Birliği’nin en az nüfuslu ülkesidir.
Ülkenin okuma yazma oranı % 99.8’dir.
Bu oran dünyada ikinci sıradadır.
Dünyadaki en kaliteli votkalardan olan Viru Valge 2014 ‘de ödül kazanmıştır ve bu ülkede üretilir.
Ülkeye her yıl cruise gemileriyle 500 binden fazla turist gelir.
Estonya 1 Ocak 2011’de Euro’yu kabul etmiştir.
Sovyetlerden ayrılan ve kendi parasını basan ilk ülke Estonya ‘dır.
2004 ‘de Avrupa Birliği üyesi olmuş ve 2007 ‘de Schengen bölgesi üyesi olmuştur.
Konuşulan lisan Finceye çok benzemekte.
Lisans ve yüksek lisansta bilgisayar bölümleri pek çok sayıda yabancı öğrenci kabul etmekte.
2 adet uluslararası üniversite var.
Soomaa ulusal parkı Avrupa’da kurt , geyik , ayılar ile birlikte görülebilen ender tabiat alanlarındandır.
” Ortaçağ da geçen bir senfoni ” diyen çok oldu başkent Tallin için.
Gidince gördüm ki gerçekten çok keyifli bir kent.
Beyaz gecelere de denk gelirseniz daha da çok seversiniz.
Prag mı desem bilemedim ama aynı öyle.
Özellikle ara sokaklara hayran kaldım.
Başkent Tallin surlarla çevrili bir Ortaçağ güzeli adeta.
Ara sokaklar ile göğe yükselen kuleler , arnavut kaldırımı ile birleşince insanı bir anda apayrı bir masalın içine sokuyor.
Eski Şehir meydanı her daim çok hareketli .
Her gün en az 3 adet cruise gemisi yanaşıyor limana.
Kentin altı 17. yüzyıldan kalma labirent gibi tünellerle dolu.
2. Dünya savaşında sığınak olarak da kullanılmış olan bu tünellerden 380 tanesi günümüzde hala ziyarete açıktır.
Tallinn’in tarihi kesimi UNESCO Dünya Kültürel Mirası Listesi’ne alınmış.
Surların arasında 26 savunma kulesi bulunuyor.
Tepedeki pembe yapı 14. yüzyılda inşa edilmiş Toompea Kalesi’dir.
Bugün parlamento binası .
Parlamento’nun karşısında ki Alexander Nevsky Katedrali soğan kubbeli mimariye sahip.
Binanın içi İncil’ den sahnelerle donatılmış.
Haçlara bakın , altlarında hilal var.
Osmanlıları yenince çok mutlu olmuşlar.
Sevinçlerini de bu hilaller ile göstermişler.
Tallinn ‘de her yer yürüme mesafesinde.
Tallinn bir başka güzel…
‘’ Seyahat etmekteki amaç yabancı bir ülkeye ayak basmak değildir.
Esas olan ülkeye son kez yabancı ülke olarak görüp ayak basmaktır. ‘’
Gilbert K. Chesterto
Helsinki ‘ye denizden sadece 80 km mesafede olup hafta sonu başkente yolunuz düşerse etrafta çok fazla Finli görürsünüz.
400 bin nüfuslu kente kimi ucuz içki içmek için kimi de kuaför için geliyor.
Kent 2011 ‘de Avrupa Kültür Başkenti olmuş.
Ortaçağ ‘da geçen bir film setini andıran kent ; kale ve surlarla çevrili , tarihi dokuyu bozmamış , sıcak insanların yaşadığı bir başkent Tallin…
Yukarıda en tepelerde seyir terasları yapmışlar.
Kenti seyredin bir kahve yada bir dondurma ile.
Manzaranın tadını çıkarın ama dönüşte farklı yollardan inin .
Merdivenlerden Toompark ‘a inin ve çeşit çeşit ağaçlar eşliğinde yürüyün.
Ben polar mont ve yelekle dolaşırken ısıtmayan güneşin tadını çıkaran Estonya ‘lılara şaştım kaldım !!!
Avrupa’nın en eski eczanesi burada ve hala kullanılıyor.
Aklınızda olsun… bence kapıdan bir uğrayın.
Eski Şehirde Three Crowns Residents otelinde kaldım.
Odalarda standart biraz düşük ama yeri nefis.
Aklınızda olsun.
Bol bol kahve ve badem ezmesi keyfi yapın.
Ülkenin en eski kafesi 1864 ‘den beri hizmet veren başkentte de ki Maiasmok isimli mekandır.
Maiasmok yerel dilde Tatlı Diş demekmiş.
Bu kafeden kuyruğa girip paket paket badem ezmesi almak da ayrı bir keyif.
Badem ezmesini çok seviyorlar ve çok iyi yapıyorlar .
Kentte müzesi bile var.
Başınızı içeri bir uzatın bence.
Çocuklara verilen eğitime şapka çıkardım.
Sıcak ya da soğuk olarak kahvenin içinde içilebilen Vana Talin likörü şehre has tatlı bir içecektir.
Tek tip haline gelmiş yerlerden sıkıldınız mı ?
Küreselleşen dünyadan uzaklaşmak mi istediğiniz ?
Bence Tallin doğru adres !!!