“ İnsanlar seyahatleri etkilemez , seyahatler insanı etkiler ”
John Steinbeck
Çeşit çeşit renk , çeşit çeşit insan…
HİNDİSTAN…
Hindistan ‘ın Hintçe ‘ de resmi adı ” Bharat Ganarajya ” dır…
Dünyanın en çok İngilizce kitabının yazılıp basıldığı ülke Hindistan…
Bakalim daha neler öğreneceğim…
Hindistan benim için düşler ülkesi. Jaipur da Rajastan ‘ın pembe başkenti.
Kralların kenti anlamına gelen Rajastan genelde müslüman nüfusa sahip. Bu eyalette her yapının bir rengi var.
Buraya her gelen kral evleri dilediği renge boyatmış. Şehir merkezinde ki binalar mevsime ve güne göre değişerek nefis bir görsellik sunuyor.
Pembe , turuncu , sarı renk renk şölen oluşturuyor.
Ülkenin en egzotik ve renkli bölgelerinden. Zaten her eyalet başka bir ülke gibi.
Astroloji hakkında tarihi metinlere dayanarak inşa edilmiş bir kent. 1727 de yıldız alimi Mihrace Jai Singh hesaplamalar neticesinde burayı uygun görmüş ve başkenti Amber ‘den buraya taşıtmış.
Agra ‘dan sonra en turistik kenti olması boşa değil.
Güneş vurunca o kadar romantik oluyor ki bu anları sakın kaçırmayın.
Ne de olsa Hindistan ‘dasınız tadını çıkarın.
Hindistan ‘ı anlamak için Jaipur ‘u iyi anlamak gerek.
Mimari , pislik , insanlar , hayatı görmek gerekiyor.
Dünyanın en kalabalık en renkli festivalleri Hindistan’da kutlanıyor…
İnsan herhangi bir Avrupa ülkesinde yeni yerler görür , alışveriş eder , fotoğraf çekilir , yemek yer döner.
Ama Hindistan öyle mi?
Yeni şeyler öğrenip yeni bakış açıları kazanacağınız hayatınızın gerçekten dönüm noktası olabileceği yolculuklardan biri.
İnanılmaz bir alem olan Hindistan ‘ı kendi gözlerinizle görmek paha biçilemez.
Ülkede ki en popüler spor Kriket’tir.
Dünyanın en çok filmi Hindistan’da üretiliyor ve dünyadaki 4 filmden 1 tanesi Hint yapımı.
Ben diyorum ki bir yıl gezseniz bir gün sıkılmazsınız HİNDİSTAN ‘da.
Dünyanın en renkli ülkesindesiniz ve dünyanın hiç bir yeri bu kadar renkli değil.
Dünyadaki dinlerin hemen hemen hepsi burada mevcut.
Ölüleri gözlerinizin önünde yakarlar ve bu anlar hayatınız boyunca nadiren şahitlik edebileceğiniz anlardandır…
Pis , yemekler baharatlı , sıcak , fakir…Yola çıkmadan size birçok şey diyecekler.
Kulaklarınızı kapatın ve yola çıkın. İnsanlar ne görmek isterse onu görür.
Ben zenginlik ve çeşitlilik gördüm. Güney Asya da yer alan Hindistan ; dünyanın en büyük 7.coğrafi alanı ve en büyük 2.nüfusuna sahip. Ulusal marşı şair Tagore tarafından yazılmış.
Uçan halılar birazdan gelip beni alacak ve Hindistan ‘ın bu gezmesi en keyifli kentlerinden birinin semalarında uçuracak gibi hissediyorsunuz.
Her şeyden ama her şeyden geçtim , bu rengarenk ülke de herhangi bir meydanda oturup etrafı izlerken önünüzden geçen kos kocaman bir fil her gün ki olağan bir hadiseymiş gibi oluyor…
Çeşit çeşit lisan konuşuluyor. Bir taksiye binin daha iyi fark edersiniz bunun ne demek olduğunu :)) Birbirlerini anlayamayan insanlar aynı araçta :))
Bu anlar sadece bu coğrafyada…
Burada güneş bile bir başka güzel parlıyor sanki.
Köri soslu Hint yemekleri sizleri bekliyor. Orta halli yerlerde ortalama 5 dolara rahat doyarsınız.
Sokak lezzetlerini ben çok sevdiğim için sizlere de mutlaka yiyin diyeceğim.
Masala çayı , sarımsaklı ekmek , irmik helvası gibi kendiniz menüler oluşturabilirsiniz.
Dünyanın en kalabalık ülkelerinden birini gezerken hafif bir şok yaşayabilirsiniz.
İyi kötü bir sürü şeye şahit olacaksınız. Hayatınızın macerası da olabilir.
Sokaklarda dolaşan filler , çatılarda cirit atan pembe popolu maymunlar , develer , fosforlu sariler içinde ki insanlar , dışı içinden daha kalabalık otobüsler , muson yağmurları , tanrı ve tanrıçalar …
Meşakkatli bir yolculuk gibi görünse de gerçekte öyle değil.
Dinler , inançlar , kültürler , kutsal topraklar , hayata olan sabır ve inanç ne deseniz buraların çeyreği bile etmez.
Jaipur aynı zamanda dünyanın sayılı büyük elmas ve taş işleme merkezlerinden. Kendinizi yavaş yavaş bu kaosa bırakın derim.
Her şeyin tadını çıkarın.
Yüzyıllardır var olan bir Hindistan fotoğrafı yanınızdan geçiyor olabilir mi ?
Filler, maymunlar , inekler , tuktuklar , hiç dinmeyen korna sesi…
Beni buralara bıraksınlar dedim bitmeyen bir rüyanın içine…
Eski Jaipur, yedi kapı ile dışarıya açılan surlarla çevrelenmiş.
O yedi kapı da çok güzel.
Hava Mahal ; kentin ikonlarından. Gecesi ve gündüzü ile ayrı ayrı görülmeli. Görkemli bir mimarisi var. Etrafı çarşı dolu.
Johri pazarını görmeden dönmeyin derim.
Etek , elbise , masa örtüsü , flar , şal…
Bu bölge kentin kalbi durumunda. Bu civarda ki oteller çok uygun.
2 kişi 10 / 20 dolar arası.
Jaipur’da günlük kiralayacağınız tuktuk ile ( 10 dolar ortalama ) kaleleri , sarayları , meydanları yani tüm hazineleri tek tek gezip fotoğraflayabilirsiniz.
Sokağın parçası olun. Şiirsel bir karmaşa var her anı doyasıya yaşayın. Estetik ve samimi bir şehir.
Gandhi ‘nin ülkesi büyük bir zenginlik her anlamda.
Amber Kalesi , Hava Mahal , Gözlem Evi ( jantar mantar ) başlıca görülmesi gereken yerler. Jantar mantarı görmek çok ilginç.
Hesaplama aletleri var burada.
14 parça bulunuyor. Yıldızların ve gezegenlerin tutulmalarını hesaplıyor.
Bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi.
Hindistan kültürler renkler gelenekler ülkesi…
Hindistan ‘da 1652 dil konuşuluyor. 15 ‘i sadece resmi olduğu söyleniyor.
Büyük İskender ‘in yenilgiyi yaşadığı tek yer. İnsanları buraya çeken sadece fotoğraf çekme tutkusu olmasa gerek.
İnsan gördüğü her renkte yaşamın anlamı nedir sorusuna verdiği cevapların sayısı arttığı için bence yollarını bu diyarlara düşürüyor.
Shantaram yolculuk öncesi okuma önerim sizlere. Hint insanına ve Hindistan ‘a dair çok şey öğrenebileceğiniz bir kitap. ” Bazı duygular kalbinizde öyle derinlere gömülüdür ki sadece yalnızlık onları tekrar bulmanıza yardımcı olur ” sözünü ise çok çok sevdim.
Jaipur’dan alınabilecek en güzel hediyelik değerli yada yarı değerli taşlar.
Opal , topaz , zümrüt…
Siredeori pazarından hesaplı takılar alabilirsiniz.
Benim iki büyük tutkum var. Biri okumak öbürü seyahat etmek. İkisini birbirinden ayıramıyorum.
Her ikisi de bana ; hem kendimi hem dünyayı tanımak konusunda büyük mesafe kazandırdı.
Bu astrolojik kentte falcıya gittim ve avuç içime baktırdım. Sağlık sevgi ve seyahat diledim. Oldu da çok şükür. Hayat ve yollar ne güzel. Bana hep bunları düşündürdü Jaipur.
Filler ile çıkılan Amber Kalesi ‘ni muhakkak görün. Kayaların üzerine kondurulmuş gibi duruyor. Çok etkilendim.
1639 dan beri hiç restorasyon görmemiş. Filleri kaçırmamak için kaleye erkenden gidin.
Bence insanlar ikiye ayrılıyor ; Hindistan ‘ı sevenler ve sevmeyenler olarak. Ben fena halde ilk gruba giriyorum.
AZ ÇOKTUR…kendimi hep bu sözü mırıldanırken buldum.
Rikşalara binin , maymunlara fillere hayret edin , sandal ağaçlarına sarılın , Hinduizmle tanışın , tapınaklara yalın ayak girin , çocukların gözlerinde ki ışığı görün , gülümseyin Hindistan ‘dasınız…
Sadelesmek fszlaliklardan kurtulmak gerek