”Keşfedildikten sonra gerçekleri anlamak kolaydır. Mühim olan keşfetmektir.”
Galileo Galilei
Benim kuşağım iyi bilir ; pazar geceleri Parliament sinema kuşağı vardı. İnanılmaz bir müzik eşliğinde harikulade kent manzaraları sunardı. İşte o kent NewYork !!!
KÜLTÜR VE SANAT BAŞKENTİ…
Binlerce New Yorker gibi ; kendi tarzını özgürce ortaya koyabilmek ve dünya ekonomisinin kalbi olan bir “ Amerikan Rüyası ” olarak bilinen rüyalar kentidir.
New York bir göçmen şehridir ve yaklaşık 170 ayrı dil konuşulmaktadır.
Ayrıca her üç kişiden biri ABD dışında bir ülke de doğmuştur.
New York bir dünyadır. Onu anlamak için ya sıksık gitmek lazım ya da uzun uzun kalmak lazım.
Bir haftalık turistik geziler yeterli değil.
Çünkü ruhu olan bir şehir.
New York insanı hiç bırakmaz. İçine işledi mi hücrelerine işledi mi artık bir daha eskisi gibi olamazsın…
Tekrar gidebilmek için fırsat kollarsın…
Ben de öğle yaptım ve milleri biriktirdikçe gittim de gittim…
Her gidişim de kasım ayına denk geldi en çok mil kampanyası o tarihe denk düştü diyebilirim.
Ama bana şöyle bir artısı oldu ” black friday ” denilen alışveriş çılgınlığını kendi gözlerimle gördüm.
Ehh biraz ucundan kenarından bende aldım…
“Başkasının peşinden giden onu yakalayamaz.”
Michelangelo
New York ; Amerika Birleşik Devletlerinin en kalabalık şehri ve dünyanın en kalabalık metropolitan şehri denebilir…
Renk renk insanlar bam başka diyarlardan gelenler ile göz göze gelmek isterseniz burası tam yeri…
Sokaklar , caddeler , reklam afişleri , ışıklı panolar… yoğun bir kalabalık , koşturmaca , cafeler…
Yolunuz Roosevelt Adasına düşerse 1,5 dolar karşılığı bir biletle teleferik keyfi yapmanızı öneririm.
Kenti bir de yukarıdan izleyin.
Ne dersiniz ?
Bir yanda sokak satıcıları, evsizler, dilenciler…
Bir yanda son model arabalar limuzinler, zenginlik, şaşa, gösteriş….
Bu kadar evsiz başka yerde de görmüşsünüzdür ama bu kadar kitap okuyan evsiz görmemişsinizdir…
Sanırım gökdelenlerin arkasında ki modern yaşamın sırrı da bu…
Beni en çok şaşırtan ve “pessss” dedirten ilk yer, Manhattan’daki meşhur Barnes and Noble mağazası oldu.
Bu dudak uçuklatıcı kitabevinde geçirdiğim bir buçuk saatten sonra doğrusu kıskançlıktan çatlamak üzereyim.
Al kahveni gez dur koca kitapçıda. Almak şart değil.
Kimse gelip size bir şey sormuyor. Bu büyük kitapçının benzerini Türkiye’de açmak mümkün ama içine o kitap zenginliğini koymak şimdilik imkansız gibi…
Siz üzülmez miydiniz?
New York’un gerçekten özel bir coğrafyası var.
New York Kenti ; Manhattan , Staten Adası ve Western Long Adası üzerinde yer almaktadır. Şehrin yalnızca Bronx bölümü ana karadadır.
New York ; tüm hayallerin gerçekleştiği tek yer !
Küçük ve büyük, eski ve yeni, heyecanlı, gürültülü, kışkırtıcı, gizemli ve büyüleyici.
Broadway ve Five Burroughs, Times Meydanı ve Beşinci Cadde büyük seçkin müzeler , gösterimler ve diğer sanat etkinliklerinin
Hepsi ama hepsi New York’ da !
İlk koloniciler bölgeye yerleşip küçük bir kasaba kurdular ismini New Amsterdam koydular.
İlk önce Hollanda kolonilerinin elinde idi , daha sonra İngiliz kolonililerinin eline geçmiş ve adı New York olarak değiştirilmiş.
O gün bugündür New York zenginleşmiş ve Amerika’nın ‘ melting pot (eritme potası) ’ tanımının en iyi tanımlamalarından birini hak etmiş.
Bu şehirde her an her şeyi yapmak mümkün.
Özellikle alışveriş sanat etkinlikleri parklar da keyif başı çekiyor…
Şehir dünyanın en büyük doğal limanlarından birinin üstüne kurulmuştur.
Chrysler Binası
Birçok çağdaş mimar tarafından şehrin en güzel binası birisi olarak kabul edilen ” Chrysler Binası “, bence de şehrin en güzel binası cidden.
Dünya Ticaret Merkezi’nin yıkılmasından sonra tekrar şehrin en yüksek binası ünvanını geri alan Empire State , her ne kadar daha ünlü olsa da , Chrysler Binası kesinlikle çok daha estetik ve çok daha şık bir yapı.
Denizden baktığınızda şehrin siluetine kattığı güzellik anlatılamaz.
Sex and The City dizisinin başlangıç jeneriklerinde bol bol gördüğümüz bu güzel binayı mutlaka görün, fotoğraflayın.
New York’un çeşitli kültürü mutfağına da yansımış.
Burada her kültüre ait yemek var. 20.000’den fazla restoranıyla New York , size Amerika’da bulabileceğiniz en müthiş yemekleri sunacaktır.
Kahvaltı genelde 07.00–09.00 saatleri arasında verilir. Öğle yemeği ise 12.00–14.00 arasındadır.
Akşam yemeği ise oldukça geniş bir zaman dilimine yayılır.
Oteller de kahvaltı extra. Sadece konaklama alıyorsunuz.
Çok geç saatlere kadar yemek sürüyor hatta 24 saat hizmet veren yerler bile var.
Orta Doğu dan Tayland mutfağına kadar geniş bir yelpaze var.
Central Park ‘ın yakınlarında güzel bir müze var. Americam Museum of Natural History. Yolunuzu düşürmenizi öneririm.
Orjinal bir dinazor iskeleti karşılıyor sizi. İçer de kendinizi el değmemiş bir doğanın içinde hissedeceksiniz.
Afrika katını ayrıca çok sevdim. Fotoğraflara bayıldım.
1 kişi 23 dolar.
New York denilince akla ilk gelen şey sanat olur. New York’ta tiyatro denildiğinde ise; akla ilk gelen tabii ki de Broadway olur.
Broadway’de , Hollywood yıldızlarının rol aldığı, ciddi bütçeler ayrılarak hazırlanan büyük prodüksiyonları izleyebilirsiniz.
Fırsatınız olursa mutlaka New York gezinize bir Broadway gösterisi ekleyin.
Ama bu etkinlikler için biletler aylar öncesinden tükenir.
O yüzden, rezervasyonunuzu önceden yaptırmanızda yarar var.
” Uçağın usulca havalanışı, iç dünyamızdaki bir dönüşümü simgeler kimi zaman. Uçak kalkış sırasında nasıl sakin bir güç sergiliyorsa, biz de kendi yaşamlarımızda benzer bir güçle hareket edebileceğimizi, bir şeyleri usulca değiştirebileceğimizi, bize acı verenlerin üzerinden sessizce uçup geçebileceğimizi hayal ederiz ”
Alain de Botton – Seyahat Sanatı
Sanat aktiviteleri o kadar fazla ki en önemlisi katılım çok fazla meraklısı da bir o kadar.
En son gidişim de nihayet CHİCAGO müzikhalini izleyebildim desem belki kuyrukları gözünüz de canlandırabilirsiniz…
6 ay öncesinden hareket ederseniz eğer 100 $ ve civarına bilet bulabilirsiniz.
DEĞER emin olun…
Yukarıda ki fotoğrafı özellikle seçtim. Çok çok seviyorum bu kareyi.
Umarım sizler de seversiniz.
Bu kadar plaza arasın da doğayı nasıl korumuşlar inanılmaz gerçekten. Ben buna bayılıyorum.
Yürüyorsunuz yürüyorsunuz derken pat diye karşınıza üç beş bina yan yana dizilmiş ve her biri ayrı ayrı ağaçlar içinde…
Şaşkınlıklar için de kalıyorsunuz.
New York’ da her şey gibi alışveriş de sınırsız.
Alışveriş merkezleri devasa ve hepsi her zaman çok yoğun.
New York’ da yaşayan insanlar ; yüzlerce yıllık şehir hayatının bu eşsiz kültürün temellerinin dayandığı kent.
Farklı kültürden gelen insanlar, farklı sosyal sınıflar…
mutlaka gidip gözünüzle görün.
New York’daki en popüler spor beysboldur.
New York’ta iki büyük takım bulunmaktadır. Bunlar Yankees ve Mets takımlarıdır.
Eskiden beri bu iki takım arasında büyük bir rekabet bulunmaktadır.
New Yorklular spora oldukça önem verirler.
Bu nedenle birçok yerde, özellikle yerel parklar ve eğlence alanlarında spor yapan insanları görebilirsiniz.
Yılda 40 milyon turist ziyaret eder. Genellikle gidilen yerler Empire State Building , Broadway , Metropolitan Museum of Art , Moma.
Central Park, ABD’nin en çok ziyaret edilen parkıdır.
Benim şehir de en sevdiğim nokta BRYANT PARK.
Şehre iner inmez kahvemi kaptığım gibi ilk oraya koşarım.
Buz pateni yapanlar, fotoğraf çekenler , kahve kitap keyfi yapanlar…
Enerjisi ile en çok İstanbul ‘ a benzettiğim şehir…
Dünyanın açık hava da spor yapılabilen sanırım en güzel şehirlerinden birisi.
Brooklyn Köprüsü her saat spor yapanlar ile dolup taşıyor.
Koşucuları izlemek çok keyifli.
Finans dünyasının kalbinin attığı Wall Street , New York’un Manhattan bölümünde yer alan bir caddedir.
NewYork borsası da buradadır.
Dünyaca ünlü Özgürlük Abidesi New York limanındaki küçük bir adada yer alır.
Tekne turu ile burayı çok rahat gezebilirsiniz.
Önemli turistik noktalardan erken sıraya girmeyi unutmayın.
GEZDİKÇE KENDİMİ BULUYORUM VE KENDİME AİT İZLER ARIYORUM…
Şu Finlandiya vatandaşlığımı bir alayım da vizesiz gideyim diye bekliyorum. Van Gogh’un Yıldızlı Gece tablosu var New York’ta; bi tek onu görmek istiyorum 🙂
Çok güzel bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık.