“Ne tuhaf ! İnsanoğlunun yaşamda en geç keşfettiği şey şimdiki zamandı. İnsan içinde yaşadığı ânı derinleştirmeyi zamanla , yani zamanı azaldıkça öğreniyordu.”
Murathan Mungan / Şairin Romanı
Uçağa biniyorsunuz İstanbul’dan ortalama 14 saat sonra Los Angeles ‘dasınız.
10 saatlik zaman farkı bulunuyor.
Bu nedenle ayrı zamanların şehri denir.
Akdeniz iklimi hakim olduğu için yazları özellikle çok sıcak.
Kişisel önerim keşfetmek için bahar aylarını tercih edin.
LA. kozmopolit bir yapıya sahip, her milletten bol sayıda insan görebilirsiniz.
ABD’nin Kalifornia Eyaleti’nde bulunan LA.
New York’tan sonra ikinci en kalabalık şehir.
Meksikalılar tarafından bulunmuş.
Ve kente adını veren Los Angeles kelimesi ; Melekler Şehri demek.
Dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahiptir, ayrıca eğlence denilince akıla ilk gelen yerlerdendir.
Meksikalılar ve Çinliler ağırlıkta. Evsizleri de bol , en lüks evlere sahip olanları da.
Bu kent dümdüzdür. Dağların yamaçları sadece dağlık.
Kent içinde Downtown bölgesini saymazsak hemen hemen hiç yokuş yok.
Bu arada trafikte karşıdan karşıya geçerken çok dikkat edin.
Burda “arabaların insanları en fazla ezdiği şehir” olma rekoru var.
Araba kazaları yüzünden ölen insan sayısında dünya lideridir.
Trafik de tedbirli olmakta büyük fayda var.
Santa Monica , iskelesi ve etrafında bulunan restoranlar da keyifle yemek yiyebilir , martılarla oynayabilir , alış veriş için Promenade’de yürüyüş yapabilirsiniz.
Otoyolda dikkatimi çeken bir konu oldu orada uzun yıllar yaşayan bir arkadaşıma sordum doğru bir tespit yapmışım.
En sol şerit 2 ve daha üzeri yolcu taşıyan araçlara ayrılmış. Diğer araçlar bu şeridi kullanmıyor.
Herkes ama herkes birbirine çok saygılı.
Burası gerçekten büyük bir şehir. Gezilecek yerler ve merkezi noktalar birbirinden oldukça uzak.
Bence bu özelliği ile İstanbul’a benziyor. Tabana kuvvet yürür bu şehri bitiririm keşfederim derseniz çok yanılırsınız.
Araba kiralayabilirsiniz.
Şehir merkezinde görülecek çok şey var ama ben ilk NBA maçlarının yapıldığı yere gittim.
Film yıldızlarının el ayak izlerinin olduğu kaldırımlar Kodak Tiyatrosu Hollywood yazısının olduğu tepenin fotoğraflanması olmazsa olmaz turistik etkinliklerdir.
Amerika’nın hatta sanırım dünyanın en pahalı evleri Beverly Hills’de bulunuyor.
Ağzımı bir an kapatamadım bu ne ihtişam…
Buradaki “Rodeo Drive” çevresinde lüks mağazalar üstü açık arabalar bu bölge çok çok zengin. Okyanus yönünü takip ederseniz Sunset Caddesine çıkarsınız.
Binaların arasından şehir manzaraları akarken yolda size palmiyeler eşlik ediyor çok çok hoşuma giden anlardandır.
Özellikle görsel sanatlar açısından çok çok zengindir. Çok sayıda müze bulunuyor.
Walt Disney Konser Salonunun namı tüm dünyaya yayılmıştır. İnanılmaz konserler verilir ayrıca mimaride görülmeye değer .
LA.kent merkezine arabayla ortalama yarım saat uzaklıkta bulunuyor Santa Monica.
Santa Monica’nın en ünlü bölgesi tartışmasız Third Street Promenade’dir (Üçüncü Cadde). Tüm gün canlı cıvıl cıvıl.
Kafeler lokantalar sıra ile dizilmiş. Bizim İstiklal Caddesine benziyor.
Alışveriş varsa aklınızda burayı atlamayın ayrıca burası trafiğe kapalı.
Pretty Woman filminin çekildiği otel…
Ben oradayken Oscar Törenleri olduğu için kent çok kalabalıktı. Kaldığım otelde Oscar After Parti vardı. Ünlüler geçidi oldu.
Kırmızı halıda yürütmediler beni ama ben fotoğraf çekilmedi dedirtmem :))
Gece hayatı sevenler için de çok mekan var. Özellikle Santa Monica ve Venice gibi sahil kısımlarında gece ve gündüz çeşitli etkinlikler var.
Bu ülkede sağlıklı beslenmek ne mümkün. Yağ, tuz, şeker her yemek de var.
Her şey inanılmaz bir şekilde yağlı tuzlu veya şekerli oluyor. Obezite oranına şaşırmamalı.
Santa Monica sahilinde Bubba Gump ‘da karides keyfi yapmadan dönmeyin.
Çoğu mekan da “fountain soda” var. Yani istediğiniz kadar doldurun. Bitince gidip tekrar tekrar doldurun, utanmanıza gerek yok.
Tabi yanınıza şişe götürüp lütfen şişeyi doldurmayın :))
Tatil anılarınızın en güzelleri arasına ilk sıralardan girecek olan şahane UNİVERSAL STÜDYOLARINI görmeden Los Angeles’tan ayrılmayın.
Ben burada hayatımın en güzel günlerinden birini yaşadım.
Bu kadar eğlendiğim sayılıdır buralara kadar gelip burayı atlamak olmaz bence.
Hollywood filmlerine de ev sahipliği yapan stüdyolar bence benzerleri arasında en iyi olma özelliğini taşıyor.
Bu müthiş parkta bir tam gün geçireceksiniz.
Hemen girişte bulunan ve belirli restoranlarda geçerli sınırsız yeme içme hakkı veren bileti sıraya girip alın.
Park kocaman o yüzden yönünüzü bulabilmek için size çok yardımcı olacağına inandığım haritalarından mutlaka alın.
Bu parkın en önemli etkinliği bence Studio Tour (Studyo Tur).
Toplu olarak açık otobüsler ile yapacağınız bu yolculukta ; dünyaca ünlü önemli filmlerin sahnelerinin nasıl çekildiği yada bu filmlerin dekorlarına kadar pek çok şey göreceksiniz.
Studio Tour’da ; Jurassic Park’tan King Kong’a Jaws’dan Sapık filmine kadar dünyaca ünlü birçok filmin en heyecanlı sahnelerinin tam içine gireceksiniz.
Neredeyse gerçek gibi hissedeceğiniz sel felaketi yaşayacağınız bilgisi sizi yeteri kadar heyecanlandırır umarım.
Jaws filminin çekildiği yerin ufacık bir gölet olduğunu görünce çok şaşırdım :))
” Vedalar gözleri ile sevenler içindir ; çünkü gönülden sevenler hiç ayrılmazlar ”
Mevlana
Parkın tam ortasında bu dilek ağacını görünce bende dileğimi yazıp dallara iliştirdim : TRAVEL
umutsuz ev kadınları seti…
YENİ ROTALAR YENİ YOLLAR
İnsan yaşadıkça anlıyor ki, kendi kayığını kendin çekmezsen bir yerlere gidemiyorsun…
Katharine Hepburn
HER YOLCULUK AYRI BİR DÜŞ AYRI BİR MASAL…