BİR DÜŞ BİR MASAL ; LAPLAND

“ Bence hepimiz , her şeyden önce hayatı sevmeliyiz. ”

Dostoyevski , Karamazov Kardeşler

 

 

 

 

Buda ‘nın öğretisini tanımlamak için eski yazılarda sık geçen bir ifade vardır  ;  ‘’ gel ve kendi gözlerinle gör ‘’ işte benim bütün yapmaya çalıştığım da bu…

 

 

 

Durun ve hayal edin !!!

Ren Geyikleri ve Huskyler eşliğinde dostane bir yolculuk , kutupların keskin havası , sonsuzluğu çağrıştıran gökyüzünden yıldız toplamaca , donmuş göller ve nehirler arasında yürüyüş , 400 yaşında ki çam ormanlarının kokusu ve doğanın en güzel hediyesi kuzey ışıkları.

Ancak belgesellerde izleyebileceğiniz bir macera değil mi ?

Çocukluğumuzda dinlediğimiz birbirinden neşeli ve bizleri şaşkına çeviren masalların ülkesi burası.

Ren geyiklerinin sürdüğü kızakla kayıp gelen Noel Baba’nın köyünün olduğu yer burası.

Üç doğa harikası ülkenin yani Norveç, İsveç ve Finlandiya’nın topraklarının birleşmesinden meydana gelmiş Lapland.

Geçimin turizm ve geyiklerden sağlandığı güzel ülke.

Her yıl Aralık , Ocak , Şubat ve Mart aylarında en çok ziyaret edilen ülkelerin başında geliyor.

Sebebi ise kar seven herkesin burayı kesinlikle görmesi gerektiğidir.

 

 

 

Tertemiz ve kutupların keskin havası , gördüğüm en güzel kar ,  beyazlar içerisinde ki muhteşem çam ormanları , ren geyikleri ile bu ormanlarda dünyanın en huzurlu gezisi , huskylerin çektiği kızaklarda muhteşem bir tecrübe ve kuzey ışıkları.

Burayı unutulmaz kılan ; uçsuz bucaksız uzanan çamların yarattığı sonsuzluk hissiyatı ile tertemiz ve bir o kadar da keskin hava solumanın getirdiği iç huzur kesinlikle.

 

 

 

 

Lappi, Finlandiya’nin kuzeyinde yer alan ve Laponya olarak da bilinen bölge.

Sami insanlarının ülkesi.

Aslında tüm kuzey İskandinavya’daki yerli halk Sami halkı. M.Ö. 98 yıllarında bu bölgede yaşadıklarına dair çeşitli  bulgular var.

Geçimlerini  balıkçılık, ren geyiği yetiştiriciliğinden sağlıyorlar.

Finlandiya’da yasal olarak ren geyiği yetiştiriciliği sadece Sami halkının yapabileceği bir iş kolu olarak belirlenmiş.

Laponya’da ve Rusya’ nın Kola Yarım adası’nda yaşayan Samilerin kendilerine özgü kıyafetleri var.

Sami dilinde hiç bir şarkı dinlediniz mi ?

Ben yolculuk sırasında bu şansa eriştim ve çok hoşuma gitti.

 

 

 

Lapland , Finlandiya’nın en kuzeyindeki bölgenin adı.

Lapland’ın yüzölçümü Finlandiya’nın %30’unu kaplıyor.

Bölgede Finlandiya nüfusunun sadece %3’ü yaşamakta.

Yani Lapland dünyanın en az nüfus yoğunluğuna sahip bölgelerinden biri.

Hiç şikayetçi değilim inanın.

 

 

 

“ Lapland nerededir, hangi ülkeye aittir, Noel Baba (santa clauss) ‘nın evi tam olarak neresidir? ” sorularını duyarız.

Lapland bölgesinin simgesel başkenti kabul edilen Rovaniemi kenti Noel Baba köyüne sahiptir.

Masal diyarı Lapland ; 

Lapland’da bizi neler bekliyor?

Dünyadaki en dost canlısı husky köpekleri ile etrafı dolaşabilir , onlara sarılabilir , ren geyiklerinin hayatlarına konuk olabilir ve kızaklar ile muhteşem tabiata şahitlik edebilirsiniz.

Büyülü ağaçların üstüne serili karlar ile kaplanmış doğanın tadını çıkarabilirsiniz.

Hayatınızda unutamayacağınız yol anıları sizi bekliyor.

Şehir yaşantısından uzak sadece doğayla baş başa zaman geçirdikten sonra “ iyi ki buradayım her şeye ama her şeye değdi ” demek en güzeli.

Her anını ömür boyu hatırlayacağınız güzel anılarla doldurmak için mükemmel bir seçim.

 

 

 

 

Finlandiya hakkında soğuk iklimli ve medeni bir ülke olmasının dışında ne biliyorum diye düşününce aklıma şunlar geldi : Dünyanın en iyi eğitim sistemi , çok fazla kahve tüketmeleri ve saunaları olması.

Finlandiya’nın kuzeyinde bulunan Laponya Bölgesi kuzey kutbunun hemen yanı başındadır.

Kış aylarında hava sıcaklığının -50 derecelere kadar düşebildiği bir yerdir.

Yazın ise 21 Haziran gününde özellikle güneş batmaz ve yaz boyunca da genel olarak güneş ışığı ortalama 20 saatin üzerinde görülebiliyor.

 

 

 

Öncelikle uyarmalıyım, eğer soğuktan ve kardan hoşlanmıyorsanız burası kesinlikle size göre değil.

Doğa şartlarının sizi zorladığını düşünüyorsanız da burayı çok sevemeyebilirsiniz.

Yollar ulaşımın sağlanması ve turistlerin rahatça yürüyebilmesi için güzelce açılmış.

Hava soğuk ama tertemiz, mis gibi kokuyor.

Kulakları ve ruhu dinlendiren sessizlik, evlerin ve ağaçların üzerini yumuşacık örten beyaz örtü , buraya gelerek hayatınızda iyi bir şeyler yaptığınızı düşündüren bir coğrafya.

Hava alanından çıktığınızda ise , Dünya ana’nın tamamen farklı bir noktasında olduğunuzu hissediyorsunuz : Sonsuz beyaz her yeri sarmış sarmalamış.

Saflığın beyazlığın verdiği o his ve huzur içinize doluyor.

Bu kadar soğuk ile bende ilk kez tanışıyorum.

İliklerime kadar üşüdüm ifadesi artık benim için bam başka duygular ifade ediyor.

 

 

TUNDRA ?

Kuzey ülkelerinde rastlanan, yapısına likenlerin de katıldığı bodur ot topluluklarıdır.

Ilıman kuşağın kuzeyinden kutuplara doğru yaklaşıldıkça ormanların yerini , bodur çalılar ile kara yosunları ve likenlerden meydana gelen tundralar alır.

Tundralar yılın dörtte üçünden uzun bir süre karlarla örtülü kalır.

 

 

 

 

 

Hemen kendinizi dışarı atın ve burada geçirdiğiniz her dakikayı doğa da açık hava da geçirin.

Doğayı keşfetmek için sabırsızlanıyorum. İçim içime sığmıyor.

İlk gördüklerim bile beni mutlu etmeye yetiyor.

Sevimli ve bodur ağaçlar beni benden alıyor.

Lapland’in bir özelliği de bitki örtüsü.

Güneş görmediği için bir türlü yeterince uzamayan ağaçlar gözlere bayram yaptırıyor.

Ağaçlar genelde çam ağacı.

Ölü ağaçlar canlı değiller, ama bunlar bile kesilmiyor, ya da çok sıkı bir kontrol ile kesiliyorlar.

Muhteşem bir bitki örtüsüne sahip.

Karlar altında romantik çam ağaçları en azından 300-400 yaşında…

Orman denizi insana sonsuzluğu çağrıştırıyor. Ormana dalın ve yukarı bakın.

Gökyüzü hiç durmadan yağan kar ile beraber müthiş görüntüler sunuyor.

Ağaçların üzerinde birikmiş karlar, her dalı ayrı ayrı şekillere bürümüş.

Orman, içindeki ağaçların hepsi farklı sanatçılar tarafından yapılmış eserlerle dolu bir müze tadında.

Yürüdükçe hep daha ilerisini merak ediyordum.

Dışarıdan bakınca sıradan ve benzer gibi gözüken bu bitki örtüsü insanı içine bir kez çekince büyülüyor büyülüyor büyülüyordu.

Türklerin çok fazla ziyaret ettiği bir bölge değil henüz.

Yerli ve yabancı bloglardan bilgi toplamaya çalıştım.

Özellikle kıyafet konusu mühim. Oldukça soğuk bir coğrafya pamuklu giyinmeyin derim.

Termal içlikler üst üste , polar , kaz tüyü mont , yün ve kaşmir kazak 2 ‘şer 3 ‘er kat öneririm. Bazı günler yetmedi bile bunlar.

Keyif alabilmeniz dışarıda sıcak kalabilmenize bağlı.

Çorap ve eldivenleri ise yedekli bulundurun yanınızda.

 

 

Yukarıda ki tavanı cam kaplı modern igloolar orman içlerinde gökyüzünü izlemeniz için tasarlanmış.

 

 

” Binlerce ormanın özü tek bir tohumda saklıdır ”

Ralph Waldo Emerson

 

 

 

Rovaniemi Hava limanı ufacık. Sizi noel baba ve geyik maketleri karşılıyor.

İlk durak noel babanın köyü. Bölgenin en turistik yeri burası.

Santa Claus köyü .

Noel Baba’nın yaşadığı varsayılan köy, masalsı havayı kuvvetlendirmek  için özenle inşa edilmiş.

Işıklandırılmış.

Devasa kardan adamla fotoğraf çekilmek için sıra var.

 

 

Sadece köyde değil , her yerde binalar hep az katlı.

İnsanı ezmeyen ve gözleri yormayan bu mimari yapı farklı bir his sunuyor.

Gökyüzünü her yerden görebildiğiniz , kara her an dokunabilme hissi , evinizin önünde kayak yapabileceğiniz pist tadında sokaklar, sonsuz bir beyazlık…

Bizim gibi şaşkın bakan ziyaretçiler dışında , herkes alışkın bu görüntülere ; hepsi rutinin bir parçası aslında.

 

 

Postaneden kart atın , somon çorbası için ve kar kürelerine hayran hayran bakın.

Postane den kendime kart attım.

1 hafta içinde elimde oldu. Atarken dikkat edin teslim tarihleri ile ilgili üstünde bilgiler var.

Bir sene sonra teslim edilen kartlar bile var.

Fotoğraf makineleri ve cep telefonları çok sık donuyor.

Yedek batarya ile gelin ama yedeği mutlaka sıcak yerde muhafaza edin.

Ufak bir yün eldivenin içine saklayın mesela.

 

 

 

 

“ Tabiatın tercümana ihtiyacı yoktur, onun güzelliğini anlamak için, açık bir ruh yeter.“

Karl Detler

 

 

 

Doğal koruma alanları içinde şanslıysanız ; baykuş , tilki , kutup ayısı görebilirsiniz.

 

 

Dikkat geyik çıkabilir !!!

Bölgenin en büyük geçim kaynağı geyikler.

Zaten bölgede insan sayısından daha fazla geyik yaşıyor.

Doğada sürüler halinde yaşayan geyikler sezon bitince yakalanıyorlar.

Yakalayan hangi çiftlik çalışanı ise geyikler o çiftliğe ait oluyor.

Sahipleniliyor ve kulaklarına künye takılıyor.

Çiftliklerin kendi armalarıyla işaretlenen bu hayvanlar, başka çiftliklere karışsa bile ilk yakalayana yani sahibine iade ediliyor.

Bu hayvanların bir kısmı kızak çekmede kullanılıyor.

Bir kısmının da yenmek için kesiliyor.

Postları şapka, eldiven, yelek olarak satılıyor.

Düşen boynuzlarından da hediyelik eşyalar yapılıyor.

Çiftlik ziyareti gerçekten çok hoş. Yalnız geyikleri severken dikkatli olmakta fayda var.

Sürekli hareket halindeler boynuz darbelerine maruz kalınabiliyor.

180.000 insana karşı 200.000 geyik yaşıyormuş.

Erkek geyikler boynuzlarını her yıl döküyormuş. 4 kg gelen boynuz bile varmış.

Dişi geyikler her yıl bir doğum yapıyormuş ve yaklaşık 15 sene boyunca her yıl doğum oluyormuş.

Ana erkil bir toplummuş. Geyikleri sevmek için çömelip onların hizasına inmeniz gerekiyor.

Ellerinizle besleyin sakin ve cana yakınlar.

Bir de ren geyiği gezintisi sırasında ormanda ilerlerken duyduğunuz tek sesin ren geyiğinin yürürken karda çıkardığı ses olmasını anlatmam mümkün değil.

Meditasyon gibi.

Kızaklar ile ormanda yaptığım gezinti sırasında kendimi o kadar rahat, gevşek ve huzurlu hissettim ki gözlerim doldu.

YAŞADIĞIMI HİSSETTİM…

 

 

 

 

Bir de bu ufacık ama enfes kayak pistlerini de görürseniz değmeyin keyfinize.

Bu pist Ruka şehrinde.

Zamanınız varsa gidin ve sevimli kenti keşfedin.

Kayak malzemeleri denk düşerse uyguna alabilirsiniz.

 

 

Kuzey kutup çizgisi içinde yer alan Lapland’da hava o kadar temiz ki, orada karın en saf halini görebiliyorsunuz.

Tabii eksi 25 dereceyi soğuk bulmazsanız…

Ama benim gibi bir kar manzarası aşığı iseniz iş değişir.

Hani , kartpostallarda karlı çam ağaçları arasında Ren geyikleri var ya , işte onları gözlerimle gördüm desem.

Sanki orası bir hayal ülkesi ve ben bir peri kızı olarak karla kaplı çam ormanları arasında gezinen geyikleri seyre dalmışım.

 

 

 

 

 

 

Durmak Bilmeyen Husky’ler

Etraf sürekli havlayan köpekler ile dolu. Kızak için alınacaklarını anladıklarında birden sus pus oldular.

Çiftlik sahibi çok zeki olduklarını ve kısa mesafe koşmaktan çok rahatsız olduklarını anlattı.

Sürekli koşmak istiyorlar.

Bu arada genel fikir ; huskylerin gri tüylü , mavi gözlü oldukları şeklinde ancak kahverengi tüylü ve kahverengi gözlü olanlar da var.

Kızak çekerken ki heyecanlarını görmeniz gerek.

Fotoğrafçılar için epey malzeme var.

Harika hayvanlar. -20 -30 C ‘ lerde mus mutlu yaşadıklarını ve koşmaktan hoşlandıklarını duydum.

Gerçekten de insanların lahana gibi üst üste giyindikleri yerlerde bu hayvanlar karların üzerinde hoplayıp zıplıyor, yerlere yatıp yuvarlanıyorlar.

Eğer sizi çektikleri yoldan bir kere daha gitmek isterseniz dönüp dönüp size bakıyorlar, ” bu yoldan daha 5 dk önce geçtik, başka yere gidelim ” der gibi.

Eğer yolda onları durdurursanız yine dönüp dönüp bakıyor ve koşmaya çalışıyorlar.

Atak ve çevikler.

Kızakçılardan birinin dediği gibi ‘’ onlara kızağı çekmeyi değil , durmayı öğretmelisiniz .‘’

Her köpek her köpekle iyi anlaşamıyor.

Dolayısıyla hepsinin çok iyi anlaştıkları köpeklerle eş olmaları gerekiyor.

Eğitmen hepsini isimleriyle tanıyor.

Orman içindeki patikada köpeklerin çektiği kızakta ilerlemek muhteşem bir duygu , hayatta kalması böylesine zor bir coğrafyada insan hayvan işbirliğinin güzel bir örneğiydi belki de.

 

400 yaşında ki çam ağacları arasında huskyler ve ren geyikleri eşliğinde dosthane bir yolculuk kutupların keskin havası donmuş göller ve nehirler doğanın en güzel hediyesi kuzey ışıkları…laplandan kuzey kutbundan noel baba ile güzel yollar güzel yıllar diliyoruz 💝

Mehtap Cakmak paylaştı: 31 Aralık 2017 Pazar

 

Bir yanda bembeyaz , huzurlu , sakin doğa ve bir yanda yaygaracı güzeller güzeli huskylerle inanılmaz bir tecrübe yaşadıktan sonra yapılacak en güzel şey şömine başında sıcak bir içecek içmek sanırım.

 

 

 

 

 

Ne yapılır?

Ormanda kontrollü biçimde kaybolun.

Mutlaka donmuş göllerde gece yürüyüş yapın , hiçbir yerde olmak ve Dünya ana ile bir olmak arasındaki çizgiyi hissedin.

BENCE LAPLAND’a gidin.

 

 

“ aşkın bir yolu vardır
her yaşta başka türlü geçilen
aşkın bir yolu vardır
her yaşta biraz gecikilen ”

Murathan Mungan

 

 

Kuzey ışıkları sayesinde 2 eylül 1859 gecesi Boston ve Portland arası telgraf hattında çalışanlar pilleri çıkarıp iletişime 2 saat  boyunca sadece kuzey ışıklarının akımıyla devam etmişler.

Bu şekilde ki bir iletişimin gerçekleştiği en uzun olaydır.

 

 

İnsan ruhunu etkileyecek , muhteşem görüntülerden biri bu ışıklar.

Kuzey Işıkları’nı en rahat görebileceğiniz yerler ;  açıklık bir alan ve yapay ışıktan uzaklar.

Finlandiya Laponya’sı , kuzey ışıkları olarak bilinen Aurora Borealis ışıklarını görmek için en uygun yerlerden.

İzlanda ve Kanada ile beraber ilk sıralarda.

Sadece ışıklar için buralara gelenler ormanın içindeki , üstü tamamen camla kaplı özel ahşap klübelerde de kalabiliyor.

Işıklar sadece açık bulutsuz havada görülebiliyor.

Hava durumu gibi o gece kuzey ışığı görme ihtimalini gösteren çeşitli cep telefonu uygulamaları var.

Gitmeden bir tanesini telefonunuza indirmenizi öneririm.

Otel resepsiyonlarında her gün hava durumu tahmini gibi, “ kuzey ışıkları tahmini ” var.

O gece görme ihtimaline göre resepsiyonun sizi arayıp uyandırmasını da isteyebilirsiniz.

 

Yemekler ;

Dağ çileği, ahududu ve yaban mersinini hepimiz biliyoruz ama burada bilemediğimiz çeşit çeşit “ berry ” var. Cloud berry, crow berry…

Lapland’a gelip de ren geyiği eti yemeden dönmek olmaz.

Ren geyiği eti yediğim güzel ve leziz etlerden biri.

Son yıllarda İskandinav mutfakları arasında ön plana çıkan Fin mutfağı , oldukça basit yemekleriyle biliniyor.

Fin mutfağının en önemli malzemeleri arasında başta ren geyiği eti olmak üzere somon balığı , patates ve dağ çileği yer alıyor.

Sizin de bir gün yolunuz oralara düşerse , ren geyiklerinin çektiği kızaklarla dolaşırken karlar arasında parlayan kırmızı bir dağ çileği görebilirsiniz.

 

 

İlginç ve sert mevsim sebebi ile yiyecekler farklı tat ve aroma bakımından keskin.

Tüm kış boyunca , yani neredeyse kasımdan nisan sonuna kadar toprak karla kaplı ve hava çok soğuk.

Toprak kirlenmiyor. Yaz boyunca ortalama 24 saat batmayan güneş sayesinde sebze ve meyveler oldukça doğal ortamda yetiştiriliyor.

Sebze meyvelerin tadı ve kokusu hiç değişmiyor.

Ayrıca buz kaplı lokantalarda yemek yemek farklı bir tecrübe ama – 8 derece de 1,5 saat oturmak çok zorlayıcı oluyor.

Lütfen çok sıkı giyinin.

Süt yoğurt ve turşu çok leziz…

Market gezmek çok keyifli hele çikolatalara bayıldım.

Birde reçel almayı unutmayın derim.

 

 

Ormanın ortasında ; donmuş göl kıyısında , gökyüzünden yıldız toplamak bam başka bir duygu yaşamanızı öneririm.

 

BİR DÜŞ BİR MASAL ; LAPLAND” hakkında 3 yorum

  1. Sürükleyici bir üslup , görsel bir şölen olan fotoğraflarla birleşmiş , tebrik ediyorum

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir