WELCOME TO COLONİAL DEL SACRAMENTO

”… eğer ikiniz de kitap okuyanlar alemine aitseniz paylaşılmış bir cennete el ele girmek üzeresiniz demektir ”

Doğu’dan Uzakta , Amin Maalouf

 

 

 

 

 

” Latin Amerika ‘nın kesik damarları ”  kitabını okuyunca Uruguay ‘ı görülmesi gerekenler listeme aldım.

Yazar Uruguay doğumlu. Latin Amerika ‘nın en iyi kalemlerinden birinin doğduğu topraklar ; kitabı bitirince ister istemez listemde en üst sıralara tırmandı.

Kitapta beni en çok etkileyen Eduarda Galeano cümlelerinden biri ; ” Brezilyalı bir işçi , Fransız bir işçinin bir saatte kazandığı parayı kazanmak için iki buçuk gün çalışmak zorundadır. Kuzey Amerikalı bir işçi, Rio de Janeiro ‘da çalışan bir işçinin bir aylık ücretini , on saatten biraz fazla bir sürede kazanır. Yine Rio de Janeiro ‘lu bir işçi , sekiz saatlik bir iş gününde , bir İngiliz ya da Alman işçisinin yarım saatte kazandığından daha az ücret alır. ”

 

 

 

 

 

Uruguay ‘da insandan çok hayvan bulunuyor.

10 milyondan fazla büyük ve küçük baş hayvan var.

Kişi başına düşen hayvan sayısı rekor düzeyde.

Hayvancılık da çok ileri bir ülke konumunda.

Her hayvanın kaydı var.

Bu ülke kocaman bir çiftlik diyebiliriz.

 

 

 

 

Eş cinsel evlilikler konusunda da oldukça ileri bir noktada Uruguay.

2013 ‘den beri evlilikler yasal.

Ülkede okuma yazma oranı % 98 ‘in üzerinde.

Öğrencilere ücretsiz dizüstü bilgisayar veren ilk ülke.

Ayrıca eğitim için ayrılan rakam ; savunma bütçesinden 20 kat fazla.

 

 

Colonia del Sacramento ‘nun ; yoldan geçeni içeri buyur eden bir tavrı ve insanı kendi ile bütünleşmesine yardımcı olacak bir hali var.

Kendi belki küçük ama namı büyük bir yer.

Buenos Aires ‘e çok yakın olması ve ulaşımın rahat olması nedeniyle turistik bir kent Colonia.

Dost meclislerinde hep konuşulur ya ” ah ufak bir sahil kasabasına kaçasım ” var diye başlayan cümleler…

İşte burası cuk oturuyor.

Ömrümün bir bölümünü burada geçirmek isterim.

Sakin , sessiz , huzurlu bir nefes alma noktası gibi düşünebilirsiniz.

 

2 adet feribot firması çalışıyor bu hatta.Seacat ve Coloniaexpress.

Hızlı feribot ortalama 1 saat sürüyor.

Ücretsiz wifi hizmeti var.

Cafe ve duty – free mağazası bulunuyor.

http://ventas.seacatcolonia.com/

https://www.coloniaexpress.com/

2 adrese saatler için göz atabilirsiniz.

 

 

Ufak , derli topu , günübirlik gezilere uygun , havanın limonata kıvamında olduğu , ruhunuzu dinlendirebileceğiniz yerlerden.

Müzeler ve aktiviteler arasında koşuşturma yapmanıza gerek yok.

Sakinlik içerisinde gezebileceğiniz ufak kafelerinde soluklanabileceğiniz bir sahil kasabası görüntüsünde.

Ara yollarda kaybolun , satıcılar ile sohbet edin , kahve dondurma ikilisi ile keyif yapın…

Turlar ve rehberli yürüyüş gezileri hakkında bilgi alın.

 

 

Montevideo ‘nun 180 km batısında bulunan Rio de la Plata ‘nın doğusunda ve Buenos Aires ‘ e feribotla sadece 50 km mesafede bulunan Colonia ; dayanılmaz bir şekilde  ” tablo gibi ” denilebilecek ender yerlerdendir.

 

 

1995 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne giren eski kentin dar sokakları ufak sürprizler ile bezenmiş.

Sokaklarda antika arabalar , ufak tezgahlar , deniz fenerinin gölgesi , kahve kokusu , canlı müzik tınıları , arnavut kaldırımları , iyi korunan tarihi ve kolonyal yapılar…

 

 

Ufacık tefecik bir sahil kabası düşleyin.

Eski Portekiz kolonisi ; rengarenk evleri ve deniz feneri ile ön planda.

Deniz feneri olmasa sanırım kent silueti eksik kalırmış.

Ben çıkmadım malum romantizmden anlamadığım için olabilir.

Kapıda kuyruğu görünce zaten tamamen vazgeçtim turlamaya devam ettim.

 

 

Kent 1680 de Portekizli Manuel Lobo tarından kurulmuş.

Stratejik konumu nedeniyle bazen İspanyolların bazen de Portekizlilerin eline geçmiş. 1777 de ise barış gelmiş.

 

 

Mas mavi bir sahil düşlemeyin nehir suyu bulanık.

Ama çok hoş ve dinlendirici.

Bir iki saatte yürüyerek gezilebilecek bir kent.

Portekizlilerden kalan sur ve tarihi binaların bulunduğu bölge çok keyifli.

Yürüyerek , bisiklet ve motosikletler ile çok rahat gezebilirsiniz.

Bozcaada’ya benzeyen eğlenceli ve doğa ile bir gün geçirmek için birebir bir kent.

 

 

Hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz.
Bu nedenle en iyisi onun söylediklerini dinlemek.

Simyacı , Paulo Coelho

 

 

Dar ve arnavut kaldırımlı kent nehre doğru uzanan ufak bir yarımada da yer alır.

Çınar ağaçlarının yan yana sıralanmış olması yaz sıcağında koruma sağladığı gibi muhteşem gün batımları için de enfes bir ortam yaratır.

Uzan taş duvarlar ,  kiremit çatılı yapılar , mimari açıdan bam başka bir hava katmış kente.

Üç tarafı suyla çevrili olan kentin nehir ile ilişkisi ona ek bir karakteristik özellik sağlamış.

Mimaride ki pek çok temel özellik bugünde ayakta.

İnsan ögesi bu eşsiz senaryoda doku ve zaman olarak hep artı bir yön olmuş.

 

 

 

 

Ziyaretçilerini ayrı bir hayal dünyasına taşıyabilen eşsiz bir çekiciliği var.

Kendinizi tarihe kaptırıp zengin kültürel miras içinde dondurma yemeyi , leziz kahvelerinden içmeyi ihmal etmeyin.

Sanat , el sanatları , güzel yerel yemekler , geniş bir seçenek yelpazesi hazırlamışlar.

 

 

İsterseniz bu sevimli butiğe kafanızı bir uzatıp bakın.

 

 

 

 

Zamanı geri almak bir seyahat klişesi belki ama şehrin kapısından içeri girince ister istemez öğle düşündüm.

Çınar ağaçlı yollar , labirent gibi sokaklar , yeşil meydanlar , pembe çiçekli ağaçlar …

Zaman yolculuğu , film platosu , sihirli gün batımı , duyularınızı tamamen baştan çıkaracak…

 

 

 

WELCOME TO COLONİAL DEL SACRAMENTO” hakkında 2 yorum

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir